Adıyaman'ı da etkileyebilecek Doğu Anadolu depremine karşı yetkilileri duyarlı olmaya çağrıda bulunan Sarı, yaptığı açıklamada, depremin bir doğa olayı olduğunu ve engellemenin mümkün olamayacağını kaydetti.

Sarı, gerekli önlemleri alarak vereceği zararı ve tahribatı azaltmaya gayret gösterilmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Ötesi yok. Unutulmamalıdır ki, bunun için de depreme hazırlık hep öncelikli gündem olmalıdır.Hep ülkemizi yönetenler açısından hem de vatandaşlar açısından.Daha önce uzmanlar ve bilim insanları Doğu Anadolu fayı üzerinde Çelikhan-Erkenek, (Malatya-Maraş-Adıyaman yöresi), Kahramanmaraş-Türkoğlu’nun; Ölüdeniz fayı üzerinde Antakya civarının sıkıntılı olduğunu bizlere  söyledi. Elazığ’daki büyük depremi yorumlayan uzmanlar, Doğu Anadolu Fayı’nın uyandığını belirterek tehlikenin Bingöl, Malatya ve Adıyaman’a kaydığına dikkat çekmişlerdi. Göstermelik tatbikatları aşalım artık kişi olarak da toplum olarak da bu depremlere hazır değiliz."

Türkiye’de 20 yıldan bu yana uygulanmakta olan yapı denetim kanununun eksik yönleri olmasına rağmen,  bugüne kadar kanun kapsamında inşaatları tamamlanmış olan yapılarda, özellikle “taşıyıcı sistemi” ilgilendiren imalatlarda, büyük oranda başarı sağlandığını belirten Sarı, "Ülkemizde bu kanun kapsamında denetimi yapılmış olan binalarımız, öngörülen, büyük depremlerde yıkılmayacak ve can kayıpları yaşanmayacaktır. Ancak yapı denetim kanunundan önce yapılmış veya kanun kapsamı dışında tutulmuş olan yapılar için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Yapı denetimini etkin kılmak ve süreklilik kazandırmak için tüm binaların yapı denetime tabi tutulması gerekir. Ancak maalesef aynı sorunlar halen devam etmektedir."

Standartlara uyulmadan yapılan binaların can alacağını vurgulayan Sarı, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Unutulmamalıdır ki; depremler değil; denetimsiz ve mühendislik hizmetleri almamış, standartlara uygun olmayan binalar can alır. Bu can kayıplarının önlenmesi için mevzuat eksiklikleri giderilmesi ve tüm yapıların yapı denetime tabi tutulması gerekmektedir. İnsanlarımız doğal afetlerde maddi manevi ezilmeden korunmalıdır. Ne yazık ki; sadece yıkıcı depremlerden sonrasına hazırlanıyoruz ancak öncelikle yapılması gereken depremden önce alınması gereken önlemlerdir. Bu konuda siyasi otoriteye büyük görev düşmektedir. Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz, ancak ne yapabileceğini biliyoruz. Bu nedenle ülkemizdeki sağlıksız ve deprem standartlarına uymayan düşük dayanımlı mevcut yapıların “Kentsel dönüşüm” kapsamında bir an önce dönüştürülmesi ve depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Sağlıklı, güvenli, mühendislik hizmeti almış binalarda ve çevrede yaşama hakkı herkesin Anayasal hakkı ve ortak arzusudur. Ülke çapında uygulanması planlanan kentsel dönüşüm projesi, ülkemiz tarihindeki en büyük projelerinden biridir. 21.yüzyıla damgasını vuracak olan, sağlam, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre vaad eden “Kentsel dönüşüm” uygulamalarının başarılı olmasını ve özellikle rantı düşük bölgelerde binaların dönüşümün daha da hızlandırılmasını bekliyoruz. Bunun için riskli bölgelerde imar çalışması yapılması gereklidir. Riskli binalarda tespitler bir an önce tamamlanıp bu binalarda yaşayanlar binanın durumu hakkında bilgilendirilmeli, yıkılıp yeniden yapılması sağlanamıyorsa güçlendirilmesi için gerekli desteğin sağlanması gereklidir. Son olarak ifade etmeliyiz ki can kayıplarının önlenmesi  depremlere her zaman hazırlıklı olunması gerektiği unutulmamalıdır."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha