Yoksa “Geçmiş olsun Adıyaman” mı demeliydim?
Ya da birilerine gözün aydın, diğerlerine de geçmiş olsun mu diyeyim?
En iyisi kararı size bırakayım. Kafanıza göre takılın, isterseniz birilerinin kafasına göre de takılabilirsiniz. Çünkü bu işi iyi yapanlar da var aramızda.
Lafı dolandırmadan söyleyeceğim.
Hani uzun zamandır bir “Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü” meselemiz vardı ya, kuvvetle muhtemel bu konu artık “mesele” olmaktan çıktı.
Adıyaman’a çok önemli bir hizmet getirecek olan bu yatırımın son bir kaç yılda birden bire uçup gitmesine üzülen, gitmemesi için son güne kadar üstün gayret gösteren, gittiği için de gerçekten üzülenlere geçmiş olsun diyorum…
Gitmesini isteyen ve sebep olan herkesin gözü aydın!
Göz yuman, ses çıkarmayan, yeteri kadar çaba göstermeyen, görmezden ve duymazdan gelen, hatta kıs kıs gülen memleket sevdalısı “Adıyamancılar”, sizin de gözünüz aydın…
Vardır bir nedeniniz elbet.
Birileri ile kim uğraşacak, kim kötü olacak, onca önemli işin, memleket meselesinin arasında kim fırsat bulacak?
Hem bunu isteyenlerin bir kısmı zaten sevmediğimiz adamlar, onların dediği olacağına memleket varsın yatırımsız kalsın, ölmeyiz ya, değil mi? Tabi bir de “ne şiş yansın ne de kebap” diye muhteşem! bir denge anlayışımız var.
Nasıl olsa işler bir şekilde gidiyor…
Neyse boş verin, canınızı fazla sıkmak istemiyorum.
Da!
Anlayamadığım bir şey var.
Yaklaşık on yıldır Adıyaman’a Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü kazandırılması için uğraşılıyordu. Kazandırıldı da.
Daha düne kadar ilin en yetkilileri “Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü” binasının inşaatını yerinde incelemeleri haberlere konu olmuştu.
Biz hizmete açılmasını beklerken, birilerinin müdahalesi ve engellemesi ile bu işin başka şekle döndüğünü öğrendik.
“Kimler yaptı, ne için yaptı, neye karşılık yaptı, kimlerle birlikte yaptı?” Hâlâ anlayabilmiş değilim… Satışa mı geldik, uçuşa mı geçtik, bunu da anlayamadım.
İsterseniz “çok ciddi bir şekilde sorgulanması, üzerine gidilmesi gereken bir mesele” deyip gereğini yapın. Çünkü aklı ve gücü yettiği halde sessiz kalanlar emin olun tarih önünde sorumludurlar… Gitmesine sebep olanlar zaten hesabını verecektir.
Bu arada yakın bir zamanda komşu illerimizden birinde açıldığını duyarsanız şaşırmayın, komşuya bizim hediyemizdir.
Neyse, aklıma gelen çocukken söylediğimiz tekerleme ile sözümü bitireyim:
"Komşu komşu!
Hu!
Oğlun geldi mi?
Geldi.
Ne getirdi?
İncik boncuk.
Kime kime?
Sana bana.
Başka kime?
Kara kediye.
Kara kedi nerede?
Ağaca çıktı.
Ağaç nerede?
Balta kesti.
Balta nerede?
Suya düştü.
Su nerede?
İnek içti.
İnek nerede?
Dağa kaçtı.
Dağ nerede?
Yandı, bitti, kül oldu..."