Ulubey, yazılı açıklamasında, kadına şiddet, çocuklara istismar, hırsızlara, gaspçılara her türlü adi suçlara tahliye getiren bu yasayla "örtülü af" adı altında salıverilirken bu yasanın neden gazetecileri ve yazarları kapsamadığını sordu.

-"TAHLİYE EDİLENLERLERDEN BAZILARI YİNE SUÇ İŞLEDİ"

Tarafsız ve özgür basın, bir ülkenin demokratik olduğunun en önemli göstergelerinden birinin de basın özgürlüğü olduğunu vurgulayan Ulubey, açıklamasında şunları ifade etti:

"Yasama, yürütme ve yargı erkleriyle birlikte önemli dördüncü kuvvet olan basın, anayasanın ve basın kanununun amir hükümleri (yürürlükte ve uygulanması zorunlu olan hüküm) karşısında, basın hürdür, sansüre tabi tutulamaz. Halkın haber alma/edinme hakkı demokratik toplumun temellerindendir. Her türlü ifade aracı (gazete, radyo televizyon, internet, sosyal medya vb.) anayasal koruma altındadır.Kamuoyunun sesi olan basının işlevini yerine getirebilmesi, özgür olmasına bağlı olduğundan basın özgürlüğü, herkes için geçerli ve yaşamsal bir değerdir denilmektedir.

Gazetecilik kamu yararı amacıyla yapılan bir meslektir. Gazetecilerin görevi iktidarları memnun etmek değildir. İktidar partinin ve ortağının birlikte hazırladığı infaz ve af yasa teklifi meclis adalet komisyonunda 7 Nisan 2020 kabul edilmişti. Bu yasayla yaklaşık 90 bin mahkum, yeni infaz düzenlemesi ile tahliye edildi. Tahliye edilenler arasında bazıları yeniden suç işledi. Yaptığı haberleri gerekçe göstererek siyasi nedenlerle hapsedilen gazeteciler ise infaz düzenlemesi kapsamı dışında tutuldu. Denetimli serbestlik süresi üç yıla çıkarıldığı halde tahliye talepleri reddedildi. Bu mahkumlardan biri, tahliyesinden saatler sonra İzmir’in Torbalı ilçesinde tartıştığı bir arkadaşını kafasını taşla ezerek öldürdü. Eşine şiddet uyguladığı için hapis yatan bir başkası, tahliyesinin ardından 9 yaşındaki kızını katletti. Bu ve buna benzer birçok sayıda olumsuz olay kamuoyuna yansıdı."

-"YASA NEDEN GAZETECİLERİ, YAZARLARI, KAPSAMADI "

Koronavirüs salgını nedeniyle yüksek sağlık riskine rağmen infaz düzenlemesinin dışında tutulmasına tepkilerin arttığına işaret eden Ulubey, "İddianamelerinde, haberlerinden ve eleştirel sosyal medya paylaşımlarından başka bir “delil” sunulmayan onlarca gazetecinin, koronavirüsten kaynaklanan yüksek sağlık riskine rağmen infaz düzenlemesinin dışında tutulmasına doğal olarak tepkiler arttı. Adalet herkes içinse!.... O halde, bir basın emekçisi olarak şu soruyu sormak isterim; Birçok suça bulaşmış, tekrar suç işlemeye meyilli, kadına şiddet,cocuklara istismar, hırsızlara, gaspçılara her türlü adi suçlara tahliye getiren bu yasayla 'örtülü af' adı altında salıverilirken bu yasa neden gazetecileri, yazarları kapsamadı? Örneğin; yolsuzlukları yazan Murat Ağırel, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan gibi gazetecilerin cezaevlerinde tutuluyor olması adil mi ?."dedi.

-"TÜRKİYE BU UTANÇTAN KURTULMALIDIR"

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin açıklamasına da yer veren Ulubey, açıklamasına şöyle devam etti:

"Gazetecilik onurlu bir meslektir. Gazeteciler hakkında açılan davaların önü arkası kesilmiyor. Cezaevlerindeki gazeteci ve yazarların durumu gerçekten ülkemizin bir utancıdır. Türkiye bu utançtan mutlaka kurtulmalıdır! şeklinde haklı bir açıklama yaptı. Gazetecilik kamusal sorumluluktur.Demokrasinin birer fertleri olarak kamuya hizmet etmektedirler.Dolayısıyla gazeteciler baskı altında olmamalıdır. Bir gazeteci kendisine oto sansür uyguluyorsa, mesleğini korkuyla yapıyorsa, toplumun sağlıklı ve doğru haber alma özgürlüğüne bir darbedir. Gazeteci; haberleri dürüst, etik ve tarafsız bir şekilde araştırma, belgeleme, yazma ve sunma ile görevli meslek profesyonellerine verilen bir ünvan ise, gazeteci inandığı ilkeler doğrultusunda hareket etmelidir. Özgürlük, demokrasi kültürü, şüphesiz bağımsız bir medya ortamının sinerjisinden inşa olunacak…"

-"TÜRKİYE, EN FAZLA GAZETECİNİ HAPİSTE OLDUĞU ÜLKE"

Ulubey, demokrasiyi içselleştirmeyi bir türlü başaramayan Türkiye'de medyanın yasama, yürütme ve yargı erkinden sonra 4. kuvvet olarak görülmesi uygulamada kendisini göstermesi gerektiği kaydetti.

Avrupa Konseyi raporuna göre "Türkiye en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülke" olduğunun altını çizen Ulubey, "Dünyada bu şekilde tanınmamız çok üzüntü vericidir.Halkı bilgilendiren, doğruları yazdıkları ve söyledikleri için tutuklu kalan gazeteciler de derhal salıverilmelidir. Eğer basın özgürlüğünden bahsedeceksek  gerçekleri yazan, haberde ve düşüncede toplumun çıkarlarını savunanlar sırf muhalif diye tehlike olarak görülmemelidir. Yasalar basın özgürlüklerini korumada yeterli olmalıdır. Basın özgürlüğü korunmalıdır."ifadelerini kullandı.

-"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLEN VE EN FAZLA İZLENEN TELEVİZYON KANALI"

Ulubey, Fatih Portakal'ın sunduğu Fox TV Ana Haber’e verilen 3 kez yayın durdurma ve para cezasının verilen cezaların vatandaşların haber alma hakkının engellenmesi anlamına geldiğini vurgulayarak, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı:

"Basın Konseyi , FOX TV gibi, halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmeti nedeniyle geçen yılki "Basın Özgürlüğü Ödülü'ne layık görünen,en fazla izlenen televizyon kanalına verilen hukuksuz kararın, aslında iktidar partisine oy verenler dahil toplumun büyük kesimini oluşturan izleyicisinin de cezalandırılmasıdır.

Atatürk'ün basınla ilgili önemli bir sözü aslında konun konunun özü diye düşünüyorum. O günün koşullarında bakın Mustafa Kemal Atatürk ne diyor; 'Önem ve yüceliği cihan medeniyetinde açıkça kendisi gösteren basına, hükümetimizin birinci derecede önem vermesi; bu hususta sarf edeceği mesaiyi, millete ifa ile mükellef olduğu hayırlı hizmetlerin baş tarafına koyması yüksek Meclisin kesinlikle isteyeceği hususlardandır."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha