Türk Eğitim-Sen Gölbaşı İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut YETİŞGEN’in 1915 Olayları dolayısıyla yaptığı basın açıklaması;

Ülkemizin sırtında bir yükmüş gibi gösterilmeye çalışılan ‘‘Sözde Ermeni Soykırımı’’iddiaları gerek Türk gerekse Dünya belgelerinde gerçekleşmemiş ve gerçekleşmesi mümkün olmayan koskoca bir yalandır. Ama gelin görün ki geçmişi yalan ve sahtekârlıklarla dolu Vatikan bu yüzyıllık yallana sarılarak günümüzde de devam eden haçlı saldırılarını gizlemeye çalışmaktadır. Ey Papa Soykırım denince akla Ermenilerin Karabağ’daki kıyımı gelir. Soykırım denince akla Bosna-Hersek ve Kosovada Müslümanların vahşice katledilmesi gelir. Soykırım denince akla Cezayir’de Fransızların Müslümanları katletmesi gelir. Ey Papa yalanı bırak gerçeklere bak.

Buradan Papa’ya sesleniyoruz; Eger vicdanlıysan derhal İslam dünyasında akan kanın durması için dindaşlarına dur de. Ve devamında dindaşların tarafından bugüne kadar yapılan Soykırımlardan dolayı bütün insanlıktan özürdile. 

Türk milleti asırlar boyunca gittiği her kıtaya, ülkeye ve şehirlere medeniyet götürmüş feth ettiği Avrupa, Afrika, Asya ve ada şehirlerine hoşgörü, medeniyet ve huzur getirmiştir. Tarihin ilk çağlarından beri kurdukları devletlerde tebaasının sevgi, saygı ve güvenini kazanmıştır. Türk tarihinde, hiçbir azınlığa ve kendi ülkesinde yaşayan tebaasına karşı Soykırım, asimilasyon ve katliamlar yapmamıştır.

İngiltere ve Rusya tarafından tarih sahnesine sunulan Ermeni sorunu, aslında emperyalizmin Osmanlı Devletini yıkma ve paylaşma politikasının bir uzantısıdır. Sözde Ermeni Soykırımı yalanı işte bu politikanın propaganda ürünüdür.

Fransız, Rus ve İngiliz kışkırtmaları sonucunda XVIII. Yüzyıl ve XIX. Yüzyıl başlarında Kafkasya Ermenilerinden oluşan Hınçak Komitesi Osmanlı Devletinde yaşayan bazı Ermenileri de kullanarak isyan ve katliamlara başladı. Osmanlı hükümeti Hınçak ve Taşnakların özellikle I.Dünya savaşı esnasında yaptıkları isyan ve katliamlar karşısında önce Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni cemaatinin ileri gelenlerine ‘‘Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını’’ bildirmiştir. Ancak olaylar durmak yerine giderek yoğunlaşınca 24 Nisan 1915’te Tehcir kanunu çıkararak Devlet aleyhinde faaliyette bulunanları güvenli bölge olan Süriye bölgesine nakletmiştir.

Şayet Osmanlı devletinin Ermenileri ‘‘soykırım’’a tabi tutmak gibi bir amacı olsaydı; bulundukları yerlerde bu düşüncesini gerçekleştirmezmiydi? Yer değiştirme sırasında yapılan bunca harcamaya, bunca idari ve askeri önleme ne gerek vardı? Devlet güvenliğinin sağlanması için zorunlu olarak uygulanan ve dünyanın en başarılı sevk ve iskân hareketi olan yer değiştirme uygulaması, hiçbir zaman Ermenileri imha etmek amacıyla yapılmamıştır.

Amerikalı yazar ve emekli savcı Samuel WEEMS bir röportajında; ‘‘Arştırma yaptığımda şunu gördüm; bu soykırım iddiası tamamen saçmalıktır ve boştur. Böyle olmadığını Ermeni kaynaklarından bile isbat edebilirim.’’ demiştir.

Ermeni soykırım iddiaları (yalanları) ve bu iddiaları ortya kayanların dayanaksızlığı çok bellidir. İşte bu sebeptendir ki ermeni lobileri ve Ermeni taraflı bilim adamları, tarafsız bir zeminde ortaya atılan iddiaları savunmak yerine sözde aydınlarla kamuoyu oluşturup Türkiye’yi zor durumda bırakmak istemektedirler. Üzüldüğümüz taraf ise maalesef bu ülkenin ekmeğini yiyen bu ülkede huzur ve güven içinde yaşayan bazı gafillerin, katledilen mezalime uğrayan Müslüman Türk kardeşlerinin acısını paylaşmak yerine bu yalan kampanyasına destek vererek Papa’dan daha fazla Papa olmalarıdır.

Editör: Adıyaman Haber