Köseler, yaptığı açıklamada, 150 yılı bulan demokrasi kavgasında, özgürlük için, demokrasi için, eşitlik için, adalet için, halkının mutluluğu için öne atılanların, hep ölümle cezalandırıldığını ifade etti. "Mithat Paşalar, Namık Kemaller, Kubilaylar, Taylan Özgürler, Abdi İpekçiler ve daha niceleri kendilerinden sonra mücadeleye atılacakların önünü kesmek, yıldırmak için katledildiler" diyen Köseler, şöyle devam etti: "Kimisi despot Padişahlarca, kimisi din adına ayaklanmış gericilerce, kimisi kendini devlet yerine koyan çete mensuplarınca, kimisi devlet içinde yuvalanmış karanlık güçlerce, kimisi de emperyalizmin gizli servislerince acımasızca yok edildi. Ancak hiçbir kalleş cinayet daha sonra ortaya atılan ve atılacak olanları bu kutsal mücadeleden vazgeçiremedi. Kurbanların sayısı o kadar arttı ki, değerli aydınlarımızı anmak için, günler yetmedi. Haftalar yetmez oldu. Azgın terörün önünü kesmek için yapıldığı söylenen 12 Eylül Faşist darbesi sonrası daha karanlık cinayetler, 1990 yılından itibaren boy gösterdi. Bu cinayetlerden ilki, Atatürkçü Düşünce Derneğinin Kurcusu Prof. Dr. Muammer Aksoy oldu. Ülkenin karanlığa gittiğini, Atatürk Devrimleri ve Cumhuriyet değerlerinin yok oluşa sürüklendiğini gören Muammer Aksoy ile birlikte hareket eden 50 Aydınımızın ADD’yi kurmasının üzerinden 8 ay geçmişti ki, Muammer Aksoy katledildi. Arkasının geleceği o günden belli olan seri cinayetlerin önünü kesmek için kamu görevlileri hiçbir önlem almadığı gibi, karanlık cinayetleri çözmek için de istekli olmadı. Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Turan Dursun, Eşref Bitlis, Bahriye Üçok, Sivas’ta diri diri yakılan aydınlarımız, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Gaffar Okkan, Hrant Dink cinayetlerinin ortak özelliği, katillerinin aynı olmasından çok, devletin bu gibi karanlık eylemlerin faillerini bulmak konusundaki isteksizliği ve direncidir. 31 Ocak 1990 tarihindeki Muammer Aksoy cinayeti çözülmeden, 24 Ocak 1993 tarihinde ülkemizin yetiştirdiği en cesur gazeteci Uğur Mumcu, evinin önünde feci şekilde parçalanarak katledildi. Ocak ayının son haftasında katledilen bu 2 aydınımızı anmak için Adalet ve Demokrasi Haftası ilan edilmişken, 2001 yılının 24 Ocak günü, Diyarbakır’ın başarılı Emniyet Müdürü Gaffar Okkan katledildi. 2007 yılında 19 Ocak tarihinde gazeteci Hrant Dink katledildi. Yıllar önce 1 Şubat 1979 tarihinde gazeteci Abdi ipekçi katledilmişti. Yaklaşık aynı günlere gelen bu karanlık cinayetler yıllardır Adalet ve demokrasi haftası içinde değişik etkinliklerle anılıyor. Her yıl yeniden adalet aranıyor" Köseler, "Bu cinayetleri çözmesi gereken kamu görevlileri ise bırakın çözmeyi, çözülmesini isteyenlerin üzerine gidiyor. Belki de cinayetlerin arkasından kimlerin çıkacağını bildikleri için böyle davranıyorlar. Bu cinayetleri soruşturmayan, üzerini örtmek isteyenlerin karanlık ilişkileri sonraları ortaya çıkacak, bazıları bu nedenle mahkûm olup hapis yatacaktı. Katledilen değerli aydınlarımızın hiç biri bu türden ilişkilerle anılmadı. Geçmiş yıllarda devletin her türlü olanağı onları karalayacak en küçük bir leke bulmak için seferber edilmişti. Hatta hapislere atılmışlar, sakıncalı piyade olmuşlar, acılar çekmişlerdi. Ancak onlara en küçük bir leke konduramadılar. Onlar hep topluma saçtıkları ışık ile anıldılar. Öyle anılacaklar… Muammer Aksoy bugün 100 yaşında. Her zamankinden daha zinde… Işık saçarak önümüzde yürüyor. Uğur Mumcu katledildiği 50 yaşındaki kadar cesur ve bilgi dolu. Karanlığın üzerine O’nun cesareti ile yürüyoruz. Devrim şehitleri bu nedenle ölümsüzdür. Sizleri hiç unutmayacağız" diye konuştu. Kaynak : PHA
Editör: Adıyaman Haber