Gerçekten irmaginin akışına ölüyor muyuz?
Yoksa irmaklarimizi kurutanlari alkisliyor muyuz?
Gerçekten toprağına ölüyor muyuz?
Yoksa vatan topraklarimizi doların yeşiline satıyor muyuz?
Gerçekten mavi boncuk takişina ölüyor muyuz?
Yoksa denizlerimizi kirletiyor, balıkları yok ediyor, sahillerimizi hibe mi ediyoruz?
Kritik kurumları devletlestiriyor muyuz?
Yoksa limanlarimizi, fabrikalarimizi, kritik kurumlarimizi yabancılara mi satıyoruz ozellistirme adı altında?
Sahi yer altında ve yer üstünde olupta satmadigimiz tek bir madenimiz, ormanimiz, irmagimiz, denizimiz, topragimiz, gayrimenkulumuz kaldı mi?
Ne yazık ki bu sözlerim sitem ve bu sitem hepimize. Nasıl da seyirci kalıyoruz yapılanlara.
Sorduğum soruların cevabını bilmediğimden değil, cevaplari beni kahrettigi için soruyorum.
Bir insan kendi ülkesine düşman olur mu?
Bir taraftan ölürüm Türkiyem derken diğer tarafta Türk kimliğini 250 bin dolara satar mi?
Bir taraftan ölürüm Türkiyem derken diğer taraftan ülkenin bütün kaynaklarını yabancı şirketlere satar mi, satışına göz yumar mi?
Demek ki ölürüm Türkiyem demekle ölünmüyormus.
Denizine, havasına, toprağına, kimliğine saygısı olmayanın sevgisi olur mu hiç?
Gerçekten ülkemizi sevsek sinirlarimiz köstedek yuvası gibi olur muydu?
Dingonun ahiri bile ülkemiz sınırlarından gecis olarak daha denetimlidir her halde.
Bilmem kaç milyon ne idüğü belirsiz mülteci, kayıtlı kayıtsız, hırsız, katil, terörist ne olduğunu kim olduğunu bilmedigimiz bu kadar insanı ülkemize alarak mi ölürüm Türkiyem diyoruz. Gerçekten ölüyor muyuz Türkiyem için yoksa Türkiyemi öldürüluyor muyuz susarak?
...
Ülkede ırmak mi kaldı?
Ülkede orman mi kaldi?
Ülkede özgürlük mu kaldı?
Ülkede demokrasi mi kaldi?
Ülkede adalet mi kaldi?
5 müteahhit kazansın diye öldürüyoruz seni Türkiyem.
Aman ağzımizin tadı kaçmasın diye sustugumuz için öldürülüyorsun Türkiyem.
Kurucu liderine küfürler ediliyor camdan evlerden seyrediyoruz, öldürülüyoruz Türkiyem.
Hergün insanımız canına kiyiyor okuyup nirc edip geciyoruz Türkiyem.
Milyon tane sayılacak, yazılacak şey var ama onu bile yazmaktan, konuşmaktan korkuyoruz Türkiyem.
Ne diyordu o meşhur şarki:
Baş koymuşum Türkiye'min yoluna,
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm.
Asılardır kır atımı suladım,
Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm.
Sevdalıyım yangın yeri bu sinem,
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem,
Pınarlardan su doldurur eminem,
Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye'm.
Düğünüm, derneğim, halayım barım.
Toprağım, ekmeğim, namusum, arım...
Kilimlerde çizgi çizgi efkarım.
Heybelerin nakışına ölürüm Türkiye'm...
Biliyor musunuz Mustafa Yıldızdoğan'in oğlu bile bedelli askerlik yaptı. Ölürüm Türkiyem diye yıllarca sahneden seslen ama kendi oğlunu askere yollama. İşte vatan sevgimiz diyor ve susuyorum.
.....
Özür dilerim Türkiyem senin için ölmek varken seni öldürdüğümüz için.
Gaflet uykusundan ne zaman uyanacagiz bilmiyorum Türkiyem..!
Bizi affet Türkiyem sana ihanet ettiğimiz için sana sahip cikamadigimiz için seyirci kaldığımız için bizi affet.