Birkaç gün önce bir gazetede tütün ve şeker üretimi ile ilgili bir yazı okudum. Şeker için pancar üretiminin ne kadar önemli olduğunu, ancak yanlış politikalar ve dışa bağımlılık ve teslimiyet nedeniyle pancar üreticisinin nasıl horlandığını ve pancar üretiminin nasıl gerilediğini ve meydanın mısır şurubundan üretilen şekere kaldığını, CARGİL firmasının ülke tarımı ile nasıl oynadığını bilen biriyim.

Zihnimden bu konular geçerken aklıma bir anım geldi sizinle paylaşayım.

Tarihi tam olarak hatırlamıyorum ama tütün yasağının ilk yılları olsa gerek. Tütüne alternatif ürün arayışı içinde olan bakanlık ( bana göre tütünün alternatifi yok) bölgemizden kafileler halinde Akdeniz, Marmara bölgelerine çiftçileri götürerek çalışmalar yapıyor.

Ben de Bursa bölgesine giden kafiledeyim. Yanımda değerli dostum, güzel insan Veli Tanrıverdi’ de var. Adıyaman Tarım İl Müdürlüğümden bir heyet, başkanlığında ise Tarım Bakanlığından genç bir görevli var.

Sütaş, Doğancı çiftliği, May tohumculuk, Alara gibi firmalara ziyaretlerde bulunuyoruz. Sırada Amerikan firması olan CARGİL var. İznik gölünün kenarında büyük bir tesisi kurmuşlar. Yerel halk gölü kirlettiği için firma ile devamlı mahkemelik.Ve devlet vatandaşını koruyacağına firmaya arka çıkıyor. Benim firmanın geçmişi ile ilgili bilgim var.

Bir salonda bizi topladılar. Yerel basında tam tekmil hazır. Firmayı tanıtıcı sunum yapılıyor. Ağırlık dünyanın farklı yerlerindeki fabrikalarının aldığı çevre ödülleri……devamlı buna vurgu yapıyorlar. Sunum bitti, sormak istediğiniz bir konu var mı denildi. Ben de söz aldım ve şöyle bir soru sordum: tanıtım boyunca dünyanın değişik yerlerinde onlarca çevre ödülü aldığınızı belirtiyorsunuz, ancak burada çevre örgütleri ile yıllardır mahkemeliksiniz bu bir çelişki değil mi? Ben bu soruyu sorar sormaz bütün kameralar bana yöneldi. Fabrika temsilcisi toplantının sona erdiğini söyleyerek sırada fabrika içine gezi olduğunu, herkesi alamayacaklarını ama bir heyet oluşturularak gezinin yapılabileceğini belirtti ve en başta da beni davet etti.

Ancak bu arada en önde oturan Tarım Bakanlığı temsilcisi ayağa kalkıp bana doğru kim bu münasebetsiz bakışı fırlattı….

Fabrikanın içini geziyoruz, devamlı iş güvenliği ve çevreye verdikleri önem anlatılıyor. Hatta mısırdan ürettikleri şeker şurubunu tatma bahtiyarlığına da nail olduk.

Fabrikadan çıkıp otobüsümüze bindik ve kaldığımız otele dönüyoruz. Şimdi kim olduğunu hatırlayamadığım birisi yanıma gelip, bakanlık temsilcisinin bana çok kızdığını, mutlaka birileri bunu eline bir kağıt tutuşturmuştur yoksa böyle düzgün cümleleri nasıl kurar diye sert çıktığını söyledi……………….

Denk gelecek ya, otelde tam asansöre bineceğim baktım bu görevlide asansörde. Beyefendi benden rahatsız olmuşsunuz ve birilerinin bana yazılı metin verip bu soruyu sordurmuş olduğunu düşünmüşsünüz. Ama bilesiniz ki ben hiç kimseye tetikçilik etmem, üniversiteyi Bursa’da okuduğumdan konu hakkında bilgim var …..falan filan saydırarak adamı iyice boyadım. Olgun gençmiş üzüldü ve özür diledi.

Seyahatten yaklaşık 7 ay sonra gazetelerde bir haber okudum. Bursa’da çevreci bir dernek CARGİL firmasına ödül vermiş! Demek sarı sendika gibi sarı çevreci örgütler de varmış. Sayemde bir ödül de Türkiye’den aldılar.

Demem o ki genelde kraldan çok kralcı oluyoruz. Birbirimize kulp takmayı çok seviyoruz. Ne zaman adam oluruz derseniz! Hakkımızı aramayı öğrendiğimiz zaman derim

ASIM ÖCAL

20.04.2014