Istiklal caddesinde, 9-10 yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, 
iki çocukla konuşuyor polis. Birisine sordu;
"Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?".
Çocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyorum". 
Polis öbürüne döndü:
"Peki sen?".Ikinci çocuk: "Komşuyuz!" :)))
Az önce is icabı Isparta`da bir müşterimizi aradım.
Telefonu açan kibar bayana ilgili kişinin mail adresini sordum.
Hanımefendi gayet kibarca; 
"Bizim burada Internet çekmiyor" dedi.
Cuma akşamı gecenin bir yarısı Arnavutköy`de taksi arıyordum.
Fakat etrafta bir tane bile yoktu.
Arabasını park etmiş yemek yiyen bir taksi şoförü gördüm.
Adama yaklaşıp, "Abi müsait misin?" dedim.
O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu.
Taksim`e kadar taksiyi ben kullandım,
o paşa paşa yemeğini yedi.
Bunu hangi ülkede yasayabilirsiniz.
Izmirliler bilir, toplu taşımada Kentkart uygulaması vardır.
Karta para yüklersiniz, otobüslerde manyetik okuyucuya 
tutarsınız ve okuyucu okuduğuna dair sinyal sesi verir. 
Kentkart uygulamasının ilk yılı idi.
Yasli ama çok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobüse bindi.
Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu
(Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti).
Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu atlattıktan sonra,
"Biiiiip!" dedi. 
Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına oturdu.
Otobüsteki herkes kahkahalarla gülerken,
bense şoförün zekasına hayran olmuştum.
Bir gün yolda giderken kaset satan bir dükkanın 
camında aynen şöyle bir yazı görmüştüm:
"Arabalar için çistaklı müzik gelmiştir."
Böylesine aşırı güzelliklerle dolu bir ülkeyi 
ve insanları sevmemek mümkün mü?
Editör: Adıyaman Haber