“Yoldaşların en iyisi güzel ahlâktır, arkadaşların en iyisi akıldır, edep ve terbiye en iyi mirastır ve kendini beğenmekten daha büyük gerilik ve cahillik olamaz.”Hz. Ali (r.a.)

            Gelişen çağla beraber hayatımızda da büyük değişikler meydana geliyor. Bir toplum için öncelikli olan ve bağlı olması gereken, geçmişin kalıntılarını yanına alarak, geleceğin filizlerini serpen ve güncelin egemenliği ile beraber ve birlikte yaşar. Hayat, geçmişinden kopmadan, gelişen ve değişen yaşamla beraber iç içe geçmiş bir yaşantı haline getirmektir. Yaşamımıza giren yaşantıları olduğu gibi alan veya özenerek değil de kendi değerlerimiz içinde eriterek, yaşamımıza uygun hale getirmektir.

            Görsel basında hemen her kanalda; evlilik, buluşma, kaynaşma gibi birçok programlar yayınlanıyor. Bu programların çoğu gerçek hayatımızı yansıtmayacak türden veAvrupa’ya özenerek belli bir zümreye hitap edebilecek şekilde tasarlanarak büyük bir ahlak çöküntüsüne doğru yol almış vaziyettedir. İnsanlar birbirlerini tanımadığı halde çok kısa bir sürede evlenecek duruma gelmesi kabul edilir bir durum değildir, âdete içler acısı bir durumdur. Bilinçsiz bir şekilde izlediğimiz bu programlar, farkında olmadan zamanla içselleştirerek kabul ettiğimiz gibi olaylara da duyarsızlaştırılıyoruz. Kutsal sayılan “evlilik” gibi kavramların ismen olduğu, gerçek anlamda yaşanılmadığı ve hissedilmediği bir duruma geliniyor. Çünkü, ahlaki değerlerin çöktüğü ve kelimelerin anlamını yetirdiği bir durumda, bizim reaksiyon göstermemiz oldukça zorlaşıyor. Her gün boşanma ile ilgili bir sürü haberlere tanık olan bir toplumun farkında olmadan ilk tepkisi ile son tepkisi arasında büyük bir uçurum oluşuyor. Haliyle deboşanma ve diğer olaylar normal geliyor. Dün birbirini gören iki çift önce âşık oluyor,  ikinci günden sonra evlenmeye karar veren ve evlenen, evlendikten bir hafta sonra boşanmaya karar vermeleri kabul edilir bir durum değildir. Yavaş yavaş toplumu bu tür yaşantılara sürükleyerek, bu programlar yüzünden bu tür duyguların empoze edilmesi, ahlaki değerlerin bittiği andır. Saygı ve sevginin olmadığı bir yaşantının bunları haliyle yaşaması çok normal bir duruma geliyor. Kendisine, ailesine ve karşısındakine saygısı kalmadığı için çok rahat bir şekilde ilişkiyi yürütemiyorum deyip işin içinden sıyrılmaya çalışılıyor. Aile efratları da çok basit bir şekilde anlaşamıyorlarsa bıraksın deyip işi kolaylaştırıyorlar.  Gerçekten de bazı sıkıntılar varsa gerekli müdahaleler yapılır, adımlar atılır. Zorla bir ilişkiyi de yürütmenin anlamı ve manası yoktur. Kimsen bu tür davranışları tasvip etmiyor, ama durduk yerde şıpsevdi konuma gelmenin ve şıpsevdi gibi karar vermenin de bir anlamı yoktur.

            Aynı şekilde çevrilen diziler için de bu durum geçerlidir. Aşk-ı Memnu dizisi açık bir bürhanıdır. Çok yakın derecede aile bağının bulunan yapının ve yaşantının içinde kim kiminle aşk yaşadığı belli değildi. Bazıları senaryo deyip işin içinden sıyrılmaya çalışılması kabul edilir durum değildir. İllaki bir yerden esinlenip yazılacaksa toplumun yaşadığı değerleriyle örtüştürüp çevrilmesi daha uygun ve yerindedir. Bu dizilerin aracılığıyla yayınlanan ve ahlak değeri olmayan bu tür diziler yediden yetmişe kadar herkesten birçok duygunun istismar ettiği, dezenformasyona uğrattığı bir gerçektir. Bu olaylar katlanarak ve medya aracılığıyla servis edilmesi zaman içerisinde haliyle de bir yaşantı haline gelmektedir ve her ne kadar kabul etmesek de yaşantının bir parçası olmaya, hızlı adımlarla gittiği gerçeğidir.

Günümüzde olmazsa olmazımız sosyal ağ yani internet hayatımızı sarmış, sarmalamıştır. Her şeyin elinin altın olduğu gibi bunun içinde birçok olumsuz içerikler de mevcuttur. Özellikle bu konuda devlet,bu ağların denetimini ve bazı sitelerin girilmesine engel olunmalıdır. Gençleri olabildiğince ahlaki değerlerini bozacak sitelerden uzak tutmak ve girilmesini zorlaştırılmalıdır.

            RTÜK, özellikle de çocukların duygularını istismar eden, ahlaki değerlerden uzak programlara büyük bir yaptırım uygulaması kaçınılmazdır.Daha çok geçmişin izlerini taşıyan, sevgi ve saygının gerçekleştiği, muhabbetin arttığı, aile bağlarının güçlendiği, kültür ve değerlerimizi yansıtan ve toplum olarak kenetlenecek şekilde programlara yer verilmesi herkes için daha iyi olacaktır. Burada para ve reyting uğruna değerleri bir taraf bırakıp bunlara öncelik verilirse,toplum büyük buhran ve bunalımın eşiğine sürüklenecektir.  Bizi biz yapan değerlerimizdir, değerlerimize sahip çıkmak da temel görevimizdir.

Vesselam…!!!