Biraz önce salonun penceresinden giren güneşin dik ışıkları gözümü aldı. Hemen gittim güneşliği açtım, içim ısındı.

Tam bu durduğum yerde, bir ay öncesinde annemin yemek masası duruyordu. Üzerinde de rahmetli oğlumun aldığı puzzle. Nasıl da şevkle seneye devriyesine yetiştireceğim ve duvara asacağım diye tüm enerjimi ona odaklamıştım. Aldığım yardımlar sayesinde dileğim gerçekleşti. Salonun başköşesinde duruyor şimdi. Gelip geçtikçe “ Nur içinde yatsın!” diyorum.

 Rahmetli oğlumla çok ev değiştirdik. Bazen kendimize ait evlerde de oturduk, bazen birilerinin yanında da. Fakat bir türlü ait hissemedik kendimizi bir yerlere. Şu an güneşin ışıkları ile aydınlanma yaşadım.”Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” döküldü dilimden gönlüme ve ben de dedim ki:

-Evimi seviyorum.

Tapusu bana mı ait düşünmeden, iyelik ekinin hakkını vererek sahiplendim şu an içinde yaşadığım mekânı. Ne demişler yine atalarımız; “ Güneş girmeyen eve, doktor girer.” Doğrudur. Bak, güneş nasıl da farkındalık yaşattı bana. Ruhumu aydınlattı. Nicelerine. Teşekkürler.