Devletin baba, bazen de ana olması gerektiği savunulur. Bunun temelini Anayasamızdaki “sosyal devlet” ilkesi oluşturur. Ki bu ilkeyi en geniş anlamda yürürlüğe koyan AK Parti hükümetleri olmuştur. 2002’den sonraki bütün yerel ve genel seçimler ile anayasa değişiklik oylamalarındaki başarısının nedeni çok büyük oranda budur, diyebiliriz. Örneğin, yeni işyeri açan esnafa hazine, yani devlet tarafından 50 bin liraya kadar hibe ve ayrıca avantajlı kredi verilmektedir. Ancak, hibe ve kredi kullanmaksızın işyeri açıp 3-5 yıl sonra girdiği ekonomik kriz nedeniyle piyasaya olan borçlarını ödemede güçlük çeken esnafa, yeni işyeri açan esnafa verdiği imkânın benzerini vermemekte, bir anlamda “ne halin varsa gör!” demektedir.

Kaldı ki, nakit sıkışıklığı nedeniyle bono veya çeklerini ödeyemeyen ticari sicili iyi olan esnaf nakit kredi için bankalara başvurduğunda ipotek edilecek gayrimenkul ve iki kefil istenmektedir. Oysa insanların giderek bencilleştiği 21’nci yüzyılda halk arasındaki deyimle “bu devirde baba oğula kefil olmaktan kaçınıyor.” Gayrimenkulü de olmayan esnaf bu kez çareyi, “denize düşen yılana sarılır” atasözü hatırlanırcasına tefecilere başvurmakta buluyor. Ondan sonra da tehditler, boşanmalar, cinayetler, intiharlar vb. üzücü olaylar… Arkasından da polisin yaptığı operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar, yargılamalar…

O nedenle burada da yine “sosyal devlet” ilkesi devam ettirilmeli, mevzuatta yeni düzenlemeler yapılarak esnafa ihtiyacı halinde başka makul güvenceler alınması şartıyla hazine tarafından ipoteksiz ve kefilsiz düşük faizli borç para verilmelidir.

Aksi halde, “borcum var” notu bırakarak intihar eden 50 yaşındaki bir esnaf kardeşimiz için gittiğimiz gibi daha çooook esnafın taziye veya en iyimser tahminle geçmiş olsun ziyaretine gitmeye devam ederiz!

Anayasadaki “sosyal devlet” ilkesinin lokomotifi olan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne atanan “çiçeği burnundaki” Fehmi Çelik’in, belki de ülkede örnek oluşturabilecek şekilde Ticaret Müdürlüğü, İl Emniyet Müdürlüğü, bankalar, Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası ile Adıyaman Üniversitesi gibi proje ortakları ile birlikte hazırlayacakları rapor ve çözüm önerisini bakanlığına sunacağına inanıyorum. Adıyaman Merkez ilçesinde 15 yıldır “Ulumoğlu Türküsüne” dönen Tuz Hanı ve civarı kamulaştırma çalışmalarını 2018 yılı sonuna doğru bitireceğini planladığını sevinçle öğrendiğim çalışkan, mütevazı ve planlamacı Valimiz Nurullah Naci Kalkancı’nın böyle bir çalışmayı da planlayıp sevk ve idare edeceğine inanıyorum.

 Zaten devletin asıl görevi, suç işleyenleri yakalayıp adaletin huzuruna çıkarmanın öncesinde suçun işlenmesini önlemek, ekonomik de olsa suç ortamı yaratmamak, olası suç ortamını yok etmek ve böylece zordaki esnafı kurtarmaktır.

Nitekim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da birçok konuşmasında konuya dikkat çekmiş ve banka faizlerinin aşağıya çekilmesini ve esnafın kurtarılmasını istemişti.

Dileriz yürütme organları bu sözün arkasını getirir.