Eskiden kutup ayısı avcıları (Eskimolar) ayıları avlamak için buzların arasına jilet gibi keskin bıçaklar yerleştirirmiş. Bıçağın üzerine fok balığı kanı sürer, pusuya yatarlarmış. Kan kokusu alan ayılar hızla gelip kanı yalamaya başlayınca avcılar hedefine ulaşmış sayılırmış.  Kutup ayıları keskin bıçağın üzerindeki kanı yalarken dili parçalanır ama hiç farketmez tadından daha hızlı yalamaya  devam edermiş. Kendi kanını içen zavallı kutup ayıları bir süre sonra vücut ısılarını kaybederek yere yığılır, ölürmüş. Bunu gören avcılar hemen gelip ayının  derisini usta bir şekilde bedeninden ayırıp keyifle evine dönermiş. O  delinmemiş deriler vicdansız keyf babalarına,  kokoş sonradan görme zenginlere kıyafet olurmuş... 

Türkiye uzun zamandan beri kurulan tuzaklarla kendi kanını emdiğinin farkında değil. İktidar öyle hamlelerde bulunuyor ki insanlarımız hiç farkında olmadan kendi kanını emiyor, iktidarın verdiği sadakaların tadından, hiç sorgulamayan, koşulsuz biat eden nesiller yetişiyor. Acı olan ise bununla gerçekten değer gördüğünü düşünüyor. Burda tabi ki insanların bu duruma gelirken yaşadıklarını önemsememek doğru bir yaklaşım olmaz. Sistemin dışında kalmış ötelenmiş insanların doğal bir tepkisi olarak da düşünülebilir. Ama uzun yıllar iktidarda olanların her gün yeni bir tuzakla insanları avlamaya çalışmasına bu kadar sessiz kalınır mı orası ironik ! 

Devlet sosyal yardımlarını her halükarda devam ettirmeli . İhtiyacı olan insanlara gıda yardımı, giyecek yardımı tabi ki yapmalı. Buraya kadar herşey çok güzel. Tuzağın başladığı yer, yardım ettikleri insanların kameralara malzeme yapılıp, fotoğraflarının servis edilerek iktidar şu şekilde yardım ettti denmesi cahilliğidir. İktidar olmazsa bu yardımları kimse yapmaz, bunları sadece dindar iktidarımız yapar denmesi sahtekarlığıdır. Devletin anayasasında yazılan bir emrin uygulanması, birilerinin sanki babasının malını dağıtıyormuş havasına sokulması olayıdır. Servis edilen bu yalanlara kanmak kendi parasıyla rezil olmak olayıdır. Ayının düştüğü tat tuzağıdır. Sosyal devlet olmanın gereğini,  birileri; en üst kademeden en alt  bürokratik kademesine kadar utanmadan sıkılmadan öyle kullanıyorlar ki etrafında müritler çoğalsın biat eden çıksın diye zevkten dört köşe oluyorlar. Utanmıyorlar! 

Devletin,  hangi parti iktidar olursa olsun yapacağı hizmetler vardır. Yol, su, elektrik okul vs. Gelişmiş bir ülkede bunlar seçim malzemesi olmaz. Merkelin yada Danolt Trump’un yol getirdik, su getirdik dediğini duydunuz mu? Temel yaşam koşullarının sağlanması çalışmaları devletin yapmak zorunda olduğu görevleridir. Burdaki  tuzak iktidarın bizi allah gönderdi,  biz Allah’ın sevgili kullarıyız, biz olmasaydık bu hizmetleri yapacak kimse çıkamaz. Alevi olan Kemal mi yapacak geçiniz onu! Aidiyetleri ortaya saçacak kadar kirlenmiş siyasetin tuzaklarını Akp çeşitlendirmiş ve milleti sadaka kültürünün müşterilerine çevirmiştir. 

Akıl dini İslamiyetin içini boşaltmaya çalışan bu cahillik timsallerinin insanlara yardım ederken allah için değil de sanki iktidarımız güçlensin daha fazla oy getirsin ve daha fazla kan emelim diye yaptıkları o kadar açık ki ! bu gün yapılan yardımlar öyle cümlelerle  servis ediliyor ki insanlar yardımı kutsamış gibi nerdeyse yemeye kıyamayacak duruma getirilmiş halde. Allah’a şükretmek yerine,  falanca yerin bilmem ne yöneticisine şükür edilir hale getirildi insanlarımız.

Adaletin içi hiç bu kadar boşaltılmadı. Kendi kafalarına göre bir tarih belirleyip bu tarihten önce olanlar suç değildir gibi kendilerini aklayan bir madde buldular ki akıllara zarar. Suç varsa cezasını çekersin öyle aklanırsın. Daha önce besledikleri canavarı temizliyoruz bahaneleriyle tuzak kurup, insanlara güya adalet getiriyormuş  havası yaratılması adaletin kanını emmekten başka bir şey değildir. 

Getirdikleri her kanunu kamufle etme ile ünlü olan iktidarı, gazetecilerin sorgulayıp muhalif olmalarını hazmedemeyenler, insanlara bunlar teröristtir deyip gerçekleri görmesin diye tuzaklar kuruyor. Mutlaka şahsi suçlardan tutuklanan gazeteciler vardır. Her sıkıştığında başvurdukları bu bahane gazetecilerin kalemine sürülen kara lekeli bir kandır. Kokusu her yerde! Bu tuzağa tabi ki düşmeyeceğiz.

Ve gelelim en büyük tuzağa!

Muhalefetin başındaki zatın CHP ile uzaktan yakından bir alakası var mı ? Akp iktidarında en çok konuşulan konular ne yazık ki aidiyetler oldu. Kemal kılıçdaroğlu Aleviliğini dahi savunmayacak kadar basiretsiz olmasına rağmen CHP’nin başına kimler tarafından atanmıştır? Kendisini savunamayacak kadar aciz olan birinin bugün CHP’ye bir katkısının nihayetinde Türkiye’ye bir katkısının olmayacağı nettir. Bu tamamen AKP’nin güçlü tutulma tuzağıdır. Filin karşısına farenin çıkarılması tuzağıdır. Atatürk’ten sonra koltuğuna reva görülen bu şahıs defalarca yenilgiyi CHP’ye  tattırmasına rağmen pişkince çıkıp başarıdan bahsetmiştir. İşte bu CHP’nin dilindeki tattır  bu tat CHP’yi bitirecektir.

İktidar muhalefete haftalık bir rol biçmiştir. Akıl almaz bir iddiayı ortaya atıp CHP’nin sazanlarını bekliyor. Kemal kılıçdaroğlu ve Özgür özel den başka CHP’ de görünen kimse var mı ? CHP’nin misyonu vizyonu nerde? Kemal kılıçdaroğlu CHP’nin bitirilmesi tuzağının başrol oyuncusudur. İktidar CHP’nin kanını,  kemal kılıçdaroğlu sayesinde, şırıngayla çekip kendi zayıf noktalarına zerk etmektedir. CHP şu an hastadır ve CHP’ye damarlarında taşıdığı kanın haricinde farklı bir kan verilmektedir. Hasta ya ölecek yada by şırınga gönderilecek. Bunun başka çaresi yoktur.