AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Aralık 2019 günü Necip Fazıl Ödül töreninde yaptığı konuşmada “Geçmişimizle yüzleşmek bizi küçültmez, tam tersine büyütür. Tek parti CHP'sine ait dönemde, objektif bir şekilde araştırılması gereken karanlık noktalar bulunuyor. Öncelikle bunu yapması gereken ana muhalefet CHP'nin bizzat kendisidir. Açıkçası CHP'nin artık bu millete kendi tarihiyle ilgili kapsamlı, samimi özeleştiri vermesi şarttır” dedi.

Osmanlı Devleti babadan oğula geçen saltanat yönetimine dayanan padişahlıkla yönetiliyordu. Padişah, Osmanlı Devleti’ni tek başına aldığı kararlarla yönetiyordu.

Bir devleti devlet yapan dilidir. Osmanlı Devleti’ni kuranlar Türk’tü. Ancak Osmanlı Devleti’nin Başkenti İstanbul’da ve Anadolu adına Osmanlıca denilen Arapça Farsça ve Türkçe karışımı bir dil kullanıyordu. Osmanlı Devleti’nin kendine ait bir dili bile yoktu.

1600 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti’nde ekonomi çökmüştü. Devlet, dışarıdan borç alınarak yönetiliyordu.

Borç alınan ülkelerle, bu ülkelere özel ayrıcalık tanınan anlaşmalar (Kapitülasyon) yapılmıştı. Borçlar, borç alınan ülkelerden yeni borçlar alınarak ödeniyordu.

Süreç içinde dışarıdan alınan borç miktarı, Osmanlı Devleti’nin ödeme gücünün üstüne çıkmıştı.

Osmanlı Devleti borç aldığı ülkelerin ekonomik ve siyasi nüfuz alanına girmişti.

Borç aldığı ülkelerden bağımsız davranamayan, bağımsız karar alamayan bir ülke olmuştu. 1918 yılına gelindiğinde Başkent İstanbul, İngiltere ve Fransa askerleri tarafından işgal edilmişti. İngiltere, Fransa, Amerika’nın desteklediği Yunan askerleri İzmir’i ve İç Batı Anadolu’yu işgal etmişti.

Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul’dan Anadolu geçti. Erzurum ve Sivas’ta Kongre topladı. Halkı örgütledi. 27 Aralık 2019 tarihinde Ankara’ya geldi. Mustafa Kemal Atatürk’ün çağrısı ile illerinde seçilip gelen milletvekillerinin katılımı ile 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük millet Meclisi toplandı. Mustafa Kemal Meclis Başkanı seçildi. Mustafa Kemal’in başkanlığında Büyük Millet Meclisi’nde alınan kararlarla Kurtuluş Savaşı başlattı. Başkent  İstanbul’u ve Anadolu’yu işgal eden işgal güçleri Anadolu’dan atıldı.

Atatürk'ün kafasındaki yönetim şekli halk egemenliğine dayanan Cumhuriyet yönetimi idi. Atatürk’e göre doğru ve akılcı olan halk egemenliğine dayanan Cumhuriyetin halkın temsil edildiği bir parti aracılığıyla kurulmasıydı. Ancak ortada böyle bir parti yoktu. Atatürk, 4 ay süren bir yurt gezisine çıktı. Ziyaret ettiği yerlerde halka, halkçılık esaslarına dayanan bir parti kurmak istediğini söyledi. Parti konusunda kendi düşüncelerini anlattı. Halkın görüş ve düşüncesini aldı. Ankara’ya döndü. 9 Eylül 1923 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kuruluş dilekçesi Atatürk’ün imzası ile İç İşleri Bakanlığı’na sunuldu.

Atatürk’ün yönetiminde Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından:

- Toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği Büyük Millet Meclisi’nden alınan bir kararla, doğulusu ile batılısı ile dünyanın önde gelen tarihçilerinin, siyaset ve sosyal bilimcilerinin, 20. Yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşüm projesi olarak kabul ettikleri, halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruldu.

- Toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde alınan kararlarla insanı merkez alan, insani önemseyen ve insana değer veren, insanı yüceltmeyi amaçlayan devrimleri yaptı. Devrimlerle öngörülen toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel değişim ve dönüşümler yaşama geçirildi.

- Ekonominin işleyişini, dışarıdan borç alınmadan denk bütçe anlayış ve işleyişi üzerine inşa edildi.

- Mustafa kemal Atatürk’ün yönetiminde bir taraftan Ülke çağdaş kurumlarla donatıldı. Osmanlı Devleti’nden devralınan borçlar ödendi. Diğer taraftan ülkede fabrikalar ve demir yolları yapıldı. Tarıma özel önem verildi. Ortalama yüzde 6.5 büyüme gerçekleştirildi.

- Doğuda ve batıda komşu devletlerle yapılan anlaşmalarla, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesi barış ve huzur bölgesi oldu.

  • Türkiye Cumhuriyeti, söylediklerine önem verilen, dinlenilen ve itibar edilen bir devlet oldu.

Siyaset, bilgi ve belgeye dayalı yapılan iştir. Çamur at izi kalsın anlayışına dayalı yapılan bir iş değildir. Tek parti CHP'sine ait dönemde, objektif bir şekilde araştırılması gereken karanlık noktalar bulunuyor diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sormak gerekiyor. Tek parti anlayışına dayanan siyasal sistemle Atatürk’ün yönetiminde CHP tarafından yapılan:

- Dünyanın önde gelen tarihçilerinin, siyaset ve sosyal bilimcilerinin 20 yüzyılın en büyük yenilik, değişim ve dönüşüm projesi olarak kabul ettikleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması mı karanlık noktadır?

- Dünyanın önde gelen tarihçilerinin, siyaset ve sosyal bilimcilerinin örnek alınacak ve örnek gösterilecek bir model ve sistem olarak kabul ettikleri, insanı merkez alan, insana değer veren ve insanı önemseyen, insanı yüceltmeyi amaçlayan devrimler mi karanlık noktalardır?

- Ekonominin işleyişinin tam bağımsızlık anlayışı üzerine inşa edilmesi, dışarıdan borç alınmadan, bir taraftan Osmanlı Devleti’nden devralınan borçların ödenmesi, diğer ülkenin fabrikalara ve demir yolları ile donatılması, ortalama yüzde 6.5 büyüme sağlanması mı karanlık noktadır?

- Atatürk’ün Yurtta Barış Dünyada Barış demesi, dünyayı barış ve huzur içinde yaşamaya davet etmesi, Türkiye’nin doğusunda ve batısında komşu ülkelerle barış anlaşmaları yapılması, Türkiye’nin içeri de ve dışarda barış ve huzura kavuşması mı karanlık noktadır?

- Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada söyledikleri dinlenilen ve itibar edilen bir ülke olması mı karanlık noktadır?

- Dünyanın değişik bölgelerinde esaret altında yaşayan mazlum ülkelerinin Atatürk’ün kurtuluş Savaş’ında ortaya koyduğu liderliği örnek almaları, onlarında bağımsızlık savaşı başlatmaları, ülkelerini bağımsızlığa kavuşturmaları, ülkelerinde benzer değişim ve dönüşümler yapmaları mı karanlık noktadır?