Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasında büyük bir Kurtuluş Savaşı verilerek, Anadolu’yu işgal eden emperyalist işgal güçleri büyük yenilgiye uğratılarak kuruldu. Atatürk’ün yönetiminde toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çıkarılan kanunlarla Cumhuriyetin kurumları oluşturuldu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk dünyanın saygı duyduğu, itibar ettiği ve örnek aldığı bir lider, Türkiye Cumhuriyeti, kurum ve kuruluşlarıyla dünyanın saygı duyduğu, itibar ettiği ve örnek aldığı bir ülke oldu.

Cumhuriyetin kuran Atatürk’ün ve Cumhuriyetin kurumlarının sunduğu fırsatlardan yararlanarak, 2002 seçimlerinde iktidar olan, Başbakanlık koltuğuna oturan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk günden başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’ni değiştirme, kendisi ile anılan ve kendi devleti yapma çalışması başlattı.

Kurtuluş Savaşının baş komutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu, devrimlerin yapıcısı Atatürk’ü hafızalarda silmeye ve unutturmaya çalıştı.

Bu amaçla, ilk günden başlayarak Atatürk’e, Cumhuriyeti kuruluş ilkelerine ve Cumhuriyetin kurumlarına saldırmaya başladı. Cumhuriyeti simgeleyen kurumların adları değiştirildi.

Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” anlayışı üzerine oturttuğu dış politika anlayışı terk edildi.

Komşularıyla ve dünya ile barış içinde olan bir ülke devralan Erdoğan, bir taraftan komşu ülkelerle ve dünya ile kavga etmeye başladı.

Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti, komşuları ve dünya ile kavga eden bir ülke oldu

Türkiye'in dünyada neredeyse dostu olan bir ülke kalmadı.

Diğer taraftan da ülkeyi sürekli aldanarak ve aldatılarak yönetti.

Neredeyse Erdoğan’ı aldatmayan kimse kalmadı.

Kurucusu Atatürk’le, kurum ve kuruluşlarıyla dünyanın saygı duyduğu, itibar ettiği ve örnek aldığı bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti, Erdoğan’ın 15 yıl süren iktidarı sonrasında itibarını ve güvenirliliğini kaybetti.

Devletler ve toplumlar gökten zembille inmezler.

Toplumların ve devletlerin kökleri, geçmişleri, tarihleri, kültürleri ve gelenekleri vardır.

Kurucuları ve kurumları vardır.

Devlet, kurucusu, kurumları, tarihi, kültürü ve gelenekleri ile bir bütündür.

Devlet kurulurken ve kurumsallaşması yapılırken verilen bir emek ve ödenen bedeller vardır.

Bir toplum, kurucusuna, kuruluş ilkelerine, kültürüne ve geleneklerine sahip çıktığı oranda güçlü olur. İtibar görür, saygınlık kazanır.

Toplumun ve o toplumu simgeleyen devletin kurucusunu, kuruluş ilkelerini, kurumlarını, kültürünü ve geleneklerini yıkmaya ve yok etmeye kalkışmak: Ülkeye ve topluma yapılan büyük hıyanettir.

Ülkesine ve topluma hıyanetlik yapan bir kişi:

Konumu ne olursa olsun.

İster başbakan olsun.

İster cumhurbaşkanı olsun.

Toplumuna ve ülkesine hayır getirmez.

Ülkesini ve toplumunu barış ve huzur içinde yaşatmaz.

Bu türden bir yöneticinin, ülkesini barışa ve huzura kavuşturduğunun,

Ülkesini kalkındırdığının tarihte örneği yoktur.

Aksine bu tür yöneticiler, ülkelerine ve halklarına, hep acı çektirmişlerdir.

Bedel ödemişlerdir.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk halkının, içeride ve dışarıda yaşadığı sorunlar ve sıkıntılar, tamda budur.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk halkını tanımıyor.

Türk halkı onurlu ve özgürlüğüne düşkün bir halktır.

Atatürk’e, Cumhuriyete, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine bağlı bir halktır.

94 yıldır bu bağlılığını göstermiştir.

Türk halkı, Erdoğan’ın tek adam olmasına, Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi devleti yapmasına asla izin vermez. Vermeyeceğini yaşayarak göreceğiz.