Osmanlı Devleti, çeşitli din, dil, ırk ve kültürlere mensup milletlerden oluşan bir imparatorluk idi.

Osmanlı Devleti, diğer bazı alanlarda olduğu gibi, eğitim sahasında da Gayrimüslimleri serbest bırakmıştı. Gayrimüslim topluluklar, ibadethanelerini ve mekteplerini kendi cemaat teşkilatları vasıtasıyla kurup işletiyorlardı. Her cemaatin, kilise, havra ve benzeri mabetlerinin yanında, bunlara bağlı birer mektebi vardı. Eğitimin ilk kademesinde yer alan mektepler, orta dereceli mektepler, öğretmen yetiştiren okullar, gayrimüslimlerin kendi teşkilatları (cemaatleri) tarafından idare ediliyordu. Her kilise, ruhani Reislerinin denetim ve gözetimi altında gerçek bir eğitim korumu gibi hizmet görüyordu. Osmanlı sınırları içinde yaşayan gayrimüslim nüfus eğitimliydi.

Osmanlı Devleti’nin Toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yapısını,

Eğitim sistemini,

Halkın eğitim durumunu anlatan,

Yurt içinde ve yurt dışında yayınlanmış yüzlerce kitap ve makale var.

Genel Kurmay Başkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi kütüphanelerinde, bu konuda yazılmış belgeler ve kaynaklar var.

Başkent İstanbul’da ve İstanbul dışında sınırlı sayıda ilde, Türk nüfus için din eğitimin verildiği medreseler vardı.

Fen bilimleri ve sosyal bilimler alanında eğitim ve öğretim yapan okul yoktu.

Osmanlı Devleti’nde Türk nüfusun yüzde 80’ni köylerde yaşıyordu.

Osmanlı Devleti bir köylü topluydu.

Köylerde okul yoktu.

Okuryazar yoktu.

Toplam nüfusunun yüzde 6.7’si okuryazardı.

Bu okuryazar nüfusun büyük kısmı, kendi okulları olan Osmanlı vatandaşı gayrimüslimlerdi.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım 2019 tarihinde, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada:

Bilgi ve belgeye ortaya koymadan, “Son günlerde yine birileri ağızlarına sakız ettiler. Osmanlı'da okuma yazma oranı çok düşükmüş. Osmanlı'nın kendi silah sanayii yokmuş. Hepsi de yalandır, iftiradır. Osmanlı'da okuma yazma oranının nüfusun yarısından fazla olduğunu dile getirdiğini söyleyen Erdoğan, bunun o dönem Rusya, İspanya, İtalya başta olmak üzere pek çok ülke ile karşılaştırıldığında çok yüksek bir oran olduğunu söyledi.” (akp.org.tr)

Erdoğan’ın Osmanlı’da okuma yazma oranının nüfusun yarısından fazla olduğu sözleri ve verdiği bilgiler doğru değildi. Erdoğan’ın Osmanlı Devleti’nin toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yapısını bilmediğini gösteriyordu.

Kendi deyimiyle içeride ve dışarıda sürekli aldatılan ve aldanan Erdoğan, bir kere daha kendisine bu bilgiyi verenler tarafından aldatılmıştı.

Ekonomi bilimi, siyaset ve sosyoloji bilimi, ülkenin içeride ve dışarıda aldatılarak ve aldanarak yönetilmesinin, kötü yönetilmesine ve iflas etmesine neden olur diyor.

Nitekim Türkiye, içeride ve dışarıda sürekli aldatılarak ve aldanarak yöneten Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye, geriledi ve yoksullaştı.

İşsizlik arttı.

Toplum benden planlar benden olmayanlar, inanalar inanmayanalar diye ayrıştırıldı ve bölündü.

Ülkede barış huzur bozuldu.