Eli öpülesi doktorlar ve ders verilesi doktor müsvetteleri var.

Benim gözlemlerime göre makamlara, kurumlara ve

mesleklere bol keseden kutsiyet yükleyen bir başka ülke daha yoktur herhalde.

Kutsiyet yüklenen kavram tabulaşır, dogmalaşır.

Yanlışları görürsünüz ama ses çıkartamazsınız.

Eğer yanlışları hiçe sayarsanız bu sefer doğruların farkına varamazsınız.

Doktorlar meselâ!  kutsaldır bizim ülkemizde.

Elleri öpülesi hekimlerimize methiyeler düzülür her yıl 14 Mart’ta.

Gerçekten eli öpülesi hekimlerimiz de vardır.

Hikoprat andına meslekteki son gününe kadar sadık kalan.

Sadece bir kaçının adını zikredeceğim kendimden emin bir biçimde hem de.

Prof. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU, Prof. Dr. Nurettin HEYBELİ, Prof. Dr. Ercüment OVALI ve Opr. Dr Çağatay KEMERLİ, Prof. Dr. Cevat KIRMA gibi bir çok isim sayabilirim.

Garibanların da bu ülkede sağlık hizmeti alması gerektiğini savunan hekimlerimizin en başında gelirler.

İyi, doğru, mesleğini olması gerektiği gibi yapan hekimler zaten gönlümüzde yerlerini almış durumdalar.

Tamam da.

Sormak lazım “bıçak parası” diye bir açıktan milyarlar talep eden hekimler!

Muayenehanesinde servet kazanırken bir küçük esnaf kadar bile vergi vermeyen doktorlar da doktor diye anılıyor.

Parası olmayan için kılını bile kıpırdatmayan hekimler.

Onların da elini öpecek miyiz sahi?

Şu en başta saydıklarımın ve sayamadıklarımın sayısı

artmadıkça kusura bakmayın ama hayır.

Ayser ÖZBAKIR