Turan, çağrısında, "Uzun yıllardır süregelen 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan, ortaçağ kölelik düzenine benzeyen, insan onurunu hiçe sayan, emeğin sömürüldüğü, insanların insan değil de bir hizmet aracı olarak görüldüğü, on binlerce çalışanın kurumdaki amirinin iki dudağı arasındaki kelimesi ile mağduriyetlerinin oluştuğu, yıllarca üzerinde konuşulan,tartışılan ve müdahale edilmesi geciken, milyonların umutla beklediği taşeron meselesinin kökten çözülmesi bizler için inanın bir mucize oldu. Yapılan bu çalışma Türkiye Cumhuriyeti tarihinde şimdiye kadar yapılmayan bir durumdu. Taşeron işçilerin kadroya alınmasında öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım, Maliye Bakanımız Naci Ağbal ve zatıalinizin ile birlikte hükümetimizin bütün Bakan ve Vekillerimize arkadaşlarım adına minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.  Sayın Bakanım, Hükümetimizin yaptığı bu büyük ve güzel reform maalesef daha önce de Taşeronken çalışılan dönemde mevzuatta yeri olmayan uygulamaların devam etmesi sonucu gölgelenmek istenmektedir. İşçiler şuan kurum amirlerinin daha önce Altişveren eliyle yaptırdıkları usülsüz çalışma yöntemini hala devam ettirip çalışan arkadaşları kadroya geçtiklerine pişman etmektedirler. Kurum yöneticilerinin tehditleri, kurum amir ve memurlarının arkadaşları hala 2. Sınıf insan gözüyle görüp aynı baskı şiddet ve tehditle çalıştırmaları, Kadroya geçtiyseniz ne olmuş hükümet sizi kandırdı yine aynı taşeron işçisiniz demeleri, hala gözünün üstünde kaş var vari yaklaşımları devam etmekte olup Devlet Memuriyeti ciddiyetinden uzak bir tavır takınmaları baş göstermektedir. Üzülerek belirtmeliyim ki Cumhuriyet tarihinin çalışma hayatında en büyük reformu sayılabilecek Taşeron meselesi kurumlardaki yetersiz, basiretsiz, ilgisiz yöneticiler ve memurların eliyle karalanmaktadır"dedi.

"Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve bağlı işyerlerinde daimi işçi statüsünde çalışmakta olan işçi arkadaşlarımızın işyerlerindeki çalışma hayatına ilişkin yaşadığı sorunları ,yaptığımız görüşmeler ve araştırmalar neticesinde tespit ettiğimiz eksiklikleri sizlerle paylaşarak ;gerek idari ve gerekse de mevzuat yönünden çözüm yollarını sizlerin de yeniden desteği ile ilgili Bakanlıklarda çalışan işçi arkadaşlarımız adına yeniden bir çalışma başlatılmasını zatıalinizden takdir eder bilgilerinize arz ederiz" diyen Turan, şöyle devam etti:

"Kadroya geçirilen işçi arkadaşlarımın taban ücreti hala Asgari Ücret gösterilmesi ve kurum idarecilerin hala ihale yapıyormuş gibi kendi teknik şartnamelerini belirleyip o şekilde çalışan arkadaşlarımıza Asgari Ücret üzerinden maaşlarının hesaplanması. Oysa ki aynı kurumda aynı işi yapan, aynı masa da birlikte çalışan diğer personelin Daimi Statüdeki İşçi arkadaşımdan 2 kat maaş alması söz konusudur. Bu düzenin yeniden gözden geçirilip Kadroya geçen işçi arkadaşlarımızın maaşlarının yeni bir yönetmelikle Bakanlıklar tarafından yeniden belirlenmesi. Ayrıca Bakanlıklar ve Kurumlar arasındaki Daimi İşçi Statüsüne geçen işçi arkadaşlarımız arasındaki maaş farklılıkları mevcut. Kurumlar arasında En Düşük ücreti Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda çalışan işçi arkadaşlarımız almaktadır. En azından Sağlık Bakanlığı diğer Bakanlıklara yakın bir fiyat skalası belirleyip en azından diğer Bakanlıklarımız arasındaki ücret adaletsizliğinin çözülmesi büyük önem arz etmektedir. Maliye Bakanlığımızın 2018 yılı için belirlemiş olduğu Gelirlerin Vergilendirilmesindeki bedel Asgari Ücretle hesaplanan maaşlarda Temmuz ayından itibaren vergi dilimine girilmesi ve bu işçi arkadaşlarımızın enflasyon ve vergiler nedeniyle aylık net maaşlarında aile geçimini bozacak şekilde bir kayıp söz konusudur. Bu nedenle Maaşlarda ilk dilim verginin düşürülmesi ya da belli rakama kadar olan maaşlardan hiç vergi alınmaması işçi arkadaşlarımız tarafından beklenmekte olup milyonlar işçi için de büyük önem arz etmektedir"

Turan, "4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. Maddesinde “ara dinlenmelerin çalışma süresinden sayılmayacağı” belirtilmektedir. Ancak söz konusu ara dinlenmesi işçilerin çalışmakta olduğu bir üretim veya imalat sanayi tesisleri kullanılabilir olsa da Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda insan sağlığına yönelik hizmet verildiği için mevzuatta yazıldığı şekliyle uygulanması imkansızdır. Hastanelerde; Acil Servislerde, Yoğun Bakım Ünitelerinde, Polikliniklerde, Yataklı Servislerde, Hasta Kayıt Kabullerde vb. birçok hizmetin süreklilik arz eden işlerde bir saatlik ara dinlenmesinin mümkün olmadığı ve kullanılamaz durumdadır. Yine Sağlık Bakanlığında vardiyalı çalışmalarda kesintisiz görev yapan (Acil Servislerde) işçi arkadaşlarımız yemek ve çay molalarını kullanamamaktadır. Hizmetin süreklilik arz ettiği işlerde ve birimlerde çalışan arkadaşlarımız 5 veya 10 dakika gibi küçük zaman dilimlerinde yemek vb. ihtiyaçlarını gidererek karşılamaktadır. Ayrıca poliklinik ve servislerde çalışan arkadaşlarımız da mesaileri genelde kurumları belirlediği 07.30 ve 17.00 saatleri arasında çalışmaktadırlar. Öğle arasında sadece 30 dakika gibi bir zaman zarfında yemek vb. ihtiyaçlarını karşılayarak geri görev yerine yeniden geri dönerek Sağlık hizmetlerinin aksamaması için çaba sarf etmektedirler. Fakat idareler mesai tamamlama adı altında işçi arkadaşlarımıza ekstradan ayda en az 1 kere olmak şartıyla hafta sonu veya mesai sonrası Acil Servislerde nöbet tutturmaktadırlar. Bu nedenle mevzuatta yer alan ara dinlenme sürelerinin de Sağlık Bakanlığına bağlı bütün işyerlerinde çalışılmış sayılması yönün de yeni bir düzenlemenin yapılması büyük önem arz etmektedir"dedi.

- YENİ BİR TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ BEKLENTİSİ

Yeni bir toplu sözleme beklentisinin olduğunu dile getiren Turan, şunları söyledi:

"375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 23. maddesinin altıncı fıkrasında; geçişten önce alt işveren işçilerini kapsayan, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesinin, anılan madde kapsamında yer alan idarelerce sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin ücreti ile diğer mali ve sosyal haklarının belirlenmesinde esas alınacağı düzenlenmiştir.
Geçiş işlemleri tamamlanan işçilere idarelerce uygulanmak üzere, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve 31.10.2020 tarihine kadar uygulanacak olan toplu iş sözleşmesinin ücret, mali ve sosyal haklara ilişkin hükümleri belirlenmiş olup işçilerimizin bu konuda daha önce yapılan Çerçeve Protokol Toplu sözleşmesi uygulanmasının daha uygun olacağı beklentisi içindedirler. Buna göre 2017 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Sözleşmesine göre maaşlarda iyileştirme söz konusudur. Fakat bu iyileştirme 375 Sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici 23. maddesi uyarınca idarelerce sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının belirlenmesinde esas alınacak toplu iş sözleşmesi hükümlerinde uygulanmamıştır. Bu da kadroya geçen işçi arkadaşlarımızda büyük bir hayal kırıklığı oluşturmuştur. Yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’in daha önce yapmış olduğu konuşmalarda Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde çalışmakta olan işçi arkadaşlarımızın kadroya geçtikten sonra en az 400-500 TL. tutarın da bir zam aldıklarını beyan etmeleri üzerine çalışan arkadaşlarımız da maaşlarına seyyanen zam beklentisi içine girmişlerdir. Ancak şu an kurumlardaki idarecilerin maaşları hesaplamalarında yaptıkları hatalardan dolayı taşeron işçi iken aldıkları ücretin altında maaş aldıkları ortaya çıkmaktadır. İşçi arkadaşlarımız maaşlarının artacağını umarken maaşlarında düşüşler olması Kadro konusunda büyük hayal kırıklığı yaratmış olup 2020 yılına kadar bizler bu maaşlara mahkum mu olacağız düşüncesi içindedirler. Bu konunun en öncelikli ve acilen çözülmesi büyük önem arz etmektedir. Bakanlıkların ve Kamu Kurumlarının büyük bir bölümü KHK hükümlerini uygulamayarak işçi kadrolarına geçişlerde unvanlar kaldırılarak sürekli işçi olarak istihdam edilmişlerdi. Bu durum personel içerisinde biz bundan sonra her işi yapabiliriz korkusu ve bazı idariciler de ise sizi her işte çalıştırabilirim gibi keyfi uygulamaları ortaya çıkarmıştır. Diğer yandan, Devlet Memurları, görevde yükselme niteliğindeki unvanlara görevde yükselme sınavlarına katılarak görev unvan ve değişikliklere gitmesi söz konusu iken işçi kadrosunda bu hak bulunmamaktadır. Sürekli işçi kadrosuna geçen arkadaşlarımız da bu unvan ve haklardan eğitim durumunun el verdiği şekilde bir üst unvana geçmek istemektedirler"

Kaynak : PHA
Kaynak: pha