"Gerçekçi veriler kamuoyuyla paylaşılmamaktadır"
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in yayınladığı Çocuk İşçiliği: Küresel 2020 Tahminleri, Eğilimler ve Gelecekteki Durum” raporundaki verileri paylaşan  Eğitim Sen Adıyaman Şube Sekreteri Zeynal Polat,"Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) 12 Haziran gününü her türlü eşitsizliğin sonuçlarından en fazla etkilenen toplumsal kesim olan çocukların çalıştırılmalarıyla mücadele etmek için "Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü" olarak ilan etmiştir.Dünya, kapitalist sistemin tüm yıkıcı etkilerini giderek daha ağır yaşamaktadır. Savaşlar, çatışmalar, pandemi, modern kölelik biçimleri, artan yoksullaşma ve derinleşen eşitsizlik sadece yetişkinlerin değil, çocukların yaşamlarını da ağır bir sömürüye maruz bırakmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in yayınladığı “Çocuk İşçiliği: Küresel 2020 Tahminleri, Eğilimler ve Gelecekteki Durum” raporundaki verilere göre, dünya genelinde 160 milyon çocuk işçi bulunmaktadır. Üstelik 2000 ile 2016 yılları arasında çocuk işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısı 94 milyon azalmışken, 20 yıl sonra çocuk işçi sayısının yeniden artışa geçtiği özellikle kaydedilmektedir. Covid-19 salgınının daha başlangıç evrelerinde yayınlanan söz konusu rapora göre, dünyada her 10 çocuktan 1’i çocuk işçi olarak çalışıyordu. Bugün ise güncel verilerin daha vahim bir tablo çizdiği kaygısı artmaktadır. Ancak buna rağmen, gerçekçi veriler kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Aynı sorun Türkiye için de geçerlidir. Mülteci ve göçmen çocukların çalıştırılmasını ve sayıları 1,5 milyona ulaşan stajyer-çırak-kursiyer gerçekliğini yok sayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları 2019’ çalışmasında 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısının 720 bin olduğunu belirtmektedir. Bugün, eğitimin tüm kademelerine damgasını vuran ve temel amacı yoksul ailelerin çocuklarını işçileştirmek olan bir politika izlenmektedir. Mesleki eğitim politikalarıyla, tarım işçiliğine zorlanan çocuklarla, yok sayılan çocuk haklarıyla, çocuk haklarının insan haklarının bir parçası olarak görülmemesiyle ve mülteci çocukların adının dahi anılmamasıyla şekillenen bir eğitim programının çocuklara verebileceği tek şey işçileşmek olmaktadır. 
Kaldı ki; Türkiye’de çocuk işçi sorununun temel nedenlerinin başında eğitimde 4+4+4 düzenlemesi gelmektedir. Çocukları örgün eğitim dışına iten politikalar ve devletin patronlara yönelik çırak ve stajyer çalıştırmayı kolaylaştıran düzenlemeleri bu sorunu derinleştirmektedir.
Covid-19 salgını, enflasyon, yoksullaşma ve artan işsizlik sorunu da çocuk emeği sömürüsünü besleyen koşulları sağlamaktadır. Unutulmamalıdır ki çocuk işçiliği her şeyden önce bir insan hakları ihlalidir. Kendi seçimleri olmaksızın, zorla veya zorunlu olarak çalışan çocuklar, en temel hakları olan çocukluklarını yaşama, sağlıklı beslenme, eğitim hakkından yararlanma ve geleceğe hazırlanma haklarından mahrum bırakılmaktadır. Çocuk işçiliğine yönelik kalıcı çözüm üretilmesi bir zorunluluktur."dedi.
"Çocukların çalıştırılması yasaklanmalı"
Eğitim ve okulun çocuk işçiliğini sona erdirmek açısından en etkili araç olduğunu ifade eden Polat, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çocuk işçiliğinin birinci nedeni kapitalizmin yoksullaştırıcı politikalarıdır.  Bu yoksulluğu ortadan kaldırıcı, ailelerin ve toplumun ekonomik sorunlarına çözüm üreten politikalar oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.
Çocuk işçiliği ile mücadelede, yoksul ailelerin çocuklarını çalışma hayatından alıkoyup okula gönderilebilmesi için, bu ailelere yönelik ekonomik ve sosyal destek politikaları hayata geçirilmelidir.
Çocuk işçiliği ile mücadelede yapılması gereken ilk iş, çocuk işçiliğini acil çözülmesi gereken bir sorun olarak kabul etmek ve somut bir eylem planı hazırlamaktır.
ILO’nun da tavsiye ettiği gibi önce kısa dönemde, kabul edilemez istihdam biçimlerinde çalışan çocuklara (kölelik, uyuşturucu ticareti vs.), ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlara (maden ve taş ocakları vs.) ve en korumasız gruplara (12 yaşın altındakiler ve kız çocukları) ulaşılmalıdır. Ayrıca bu dönemde, çalışan çocuk işçilerin çalışmaktan alıkonulana kadar iş yerinde korunması da sağlanmalıdır.
Eğitim ve okulun çocuk işçiliğini sona erdirmek açısından en etkili araç olduğu açıktır. Eğitim çağındaki çocukların çalıştırılması yasaklanmalı, çocukları çalışmaya iten nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
Orta ve uzun dönemde ise çocuk işçiliğinin tüm boyutları ile sona ermesi konusunda somut politikalar oluşturulmalı ve bu politikalar mümkün olan en kısa süre içinde uygulanmalıdır.
Daha yaşamlarının başındayken çalıştırılmak zorunda bırakılan ve iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuklarımızı saygıyla anıyor, çocuk işçiliğinin bir çocuk daha iş cinayetinde yaşamını yitirmeden son bulması için Türkiye kamuoyunu harekete geçmeye davet ediyoruz."

 

Kahramanmaraş'ta hafız öğrencilere ödül   - Videolu Haber Kahramanmaraş'ta hafız öğrencilere ödül - Videolu Haber
Kaynak: PHA

Kaynak: pha