Eğitim Bir Sen Adıyaman Üniversitesi Temsilciliği ile birlikte Adıyaman Üniversitesi'ne yaptığı ziyarette konuşan Ali Deniz, “Akademisyenler, önlerinde duran engellerden, sorunlardan kurtarılmalı, daha fazla üretim yapabileceği imkânlara kavuşturulmalıdır. İdari personel de her anlamda hak ettiği değeri görmelidir. Üniversitelerimiz, teknolojinin öğretimiyle sınırlı akademik bakıştan kurtulup teknoloji üretip geliştiren bir akademik forma kavuşmalıdır. Sadece kendi dışındakileri değil, kendisini de eleştirip sorgulayan bir üniversite modelini kurmak ve sürdürülebilir hale getirmek zorundayız. Toplumun düşünce özgürlüğüne kavuşması ve bu özgürlük ekseninde düşünsel tartışmalar yapması, öncelikle akademik kitlenin özgürce düşünebilmesi ve özgürce tartışabilmesine bağlıdır. Özgürleşmek, özgürce düşünmek ve kırmadan dökmeden tartışarak doğruyu bulmak ve doğrunun sahibi olmak istiyorsak akademisyenlerin zihinlerine kota uygulamasından ve onları aykırı düşünceleri nedeniyle yargısız infaza tabi tutmaktan vazgeçmeliyiz. Rektörlerin ve dekanların yasaklamayı değil, yasak savmayı esas aldığı, kimin rektör seçildiğini ya da rektörü kimlerin seçtiğini ana gündem maddesi olmaktan çıkarıp rektörlerin bilimsel çalışmayı destekleyip, özgür düşünceye yeni kanallar ürettiği girişimleri ana gündem maddesi yapmak zorundayız. Akademik ve idari personelin, daha iyi üniversite, daha bilinçli gençlik, daha donanımlı toplum ve daha güçlü Türkiye için el ele verdiği, birinin diğerinden daha az ya da daha fazla değerli görülmediği, idari personelin söz ve seçim hakkını en çok akademik personelin savunduğu, idari personelin akademisyenlere daha iyi eğitim ve daha fazla üretim için destek vermeyi görev saydığı bir üniversite profili oluşturmak durumundayız” şeklinde konuştu.
-"İDARİ PERSONELİN TAYİN VE TERFİ İŞLEMLERİ MERKEZİ SİSTEME BAĞLANMALIDIR"
Üniversite idari personelinin 657 sayılı Kanun’un hükümlerine tâbi kamu personeli olarak çalıştığını ancak üniversite yönetimlerinin keyfi uygulamaları nedeniyle 657 sayılı Kanun hükümlerine göre kendileriyle eş değer memurların yararlandığı haklardan faydalanamadığını ifade eden Deniz, “Önümüzde duran ve çözüm bekleyen en büyük problem, idari personelin yer değiştirme, tayin ve nakil işlemleridir. Üniversitelerin sadece bulundukları illerde bağlı birimlerinin bulunması sebebi ile 657 sayılı Kanun’a tâbi olarak çalışan hiçbir memurun özür durumu veya eş durumundan yer değiştirme ve tayin işlemleri yapılmamaktadır. Bir idari personel, nakil işlemlerinde öncelikle kendisini talep edecek kurum aramak zorunda kalmakta, kurum bulduğu takdirde ise kendi üniversitesinden muvafakat almak mecburiyetindedir. Ancak bu muvafakat üniversite yönetimlerinin keyfilikleri sebebiyle neredeyse hiçbir zaman verilmemektedir. Üniversitelerdeki idari personelin özür durumu, sağlık durumu, eş durumu gibi nedenlerle yer değiştirme yapamamaları aile bütünlüğünün parçalanmasına, var olan sağlık sorunlarının düzenli tedavi imkânına kavuşmamasına neden olmaktadır. Yer değiştirme talebi olan ve muvafakat için kurumu ile sorun yaşayan personel keyfi uygulamalar ile psikolojik baskı altına alınmaktadır. Bunun önüne geçilebilmesi için idari personelin tayin ve terfi işlemleri merkezi sisteme bağlanmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
-"KAZANIMLAR HAYATA GEÇİRİLİRKEN AYRIMCILIK YAPILMASIN"
Kazanımların hayata geçirilmesinde adil davranılması, ayırım yapılmaması gerektiğini kaydeden Deniz, ‘Sıra tahsisli lojmanların yüzde 15’inin idari personele ayrılması’ konusunda üniversite yönetimlerine “adil davranma, ayrımcılık yapmama” çağrısında bulundu.
-"YÖK YA DA ÖSYM TARAFINDAN EN GEÇ İKİ YILDA BİR MERKEZİ GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVI YAPILMALI"
Üniversitelerde yaşanan sorunlara da değinen Deniz, “Profesör, doçent, yardımcı doçent ve araştırma görevlisi dışındaki kadrolarda yer alan öğretim elemanlarına geliştirme ödeneği yüzde 50’si tutarında değil, tam olarak ödenmelidir. Doktorasını tamamlayan akademisyenlere kadro tahsisi yapılmalıdır. Doçentlik sözlü sınavı kaldırılmalı, doçentlik süreci yeniden ele alınmalıdır. Yardımcı doçentler daimi kadroya geçirilmelidir. 2547 sayılı Kanun’un 33/a ve 50/d maddelerindeki araştırma görevlileriyle ÖYP araştırma görevlilerine daimi kadro tahsisi yapılmalıdır. Geliştirme ödeneği ve yükseköğretim tazminatı üniversite idari personeline de ödenmelidir. Döner sermaye gelirlerine katkısı olan idari personele de döner sermaye katkı payı verilmelidir. İdari personele merkezi sistem dâhilinde üniversiteler arası yer değişikliği hakkı tanınmalıdır. YÖK ya da ÖSYM tarafından en geç iki yılda bir merkezi görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı yapılmalı, üniversitelerdeki atamalar bu sınav puanına göre gerçekleştirilmelidir. Yurtlarda özel ve gece hizmetleri talimatı kapsamında yerine getirilen nöbet görevi karşılığı, yılı bütçe kanununda gösterilen birim çalışma ücretinin en az beş katı tutarında nöbet veya fazla çalışma ücreti; millî ve dini bayramlarda yapılan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları bir an önce yapılmalı, bu sınav sonuçlarına göre boş kadrolara atama gerçekleştirilmelidir” diye konuştu.

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha