Engelli çalışanların özlük, mali ve sosyal haklarını hatırlatan Bilgiç, açıklamasında "İnsanlar, yaratılış ve yaşayış yönüyle, eşitler arası ve adalet temelli bir hayatın özneleri olmak hakkına sahiptir. Bu pencereden bakıldığında, insanları engelli-engelsiz ayrımına tabi tutmak, eşitliği yok saymak, adaletten rahatsız olmaktır." dedi.

Bilgiç, "Biz, engelliliğin insana değil, insanın herhangi bir uzvuna ya da sistem tasarımına dönük bir tanımlama olduğunu kabul ederek, bu yönüyle ‘engelli insan-birey’ tasvirini reddederek, engeli olan bireylere dönük eşitliği sağlayıcı, adaleti inşa edici çalışmalar, önermeler, talepler, itirazlar ve teklifler geliştirmeyi, ‘engelsiz dünya’, ‘engelsiz Türkiye’ hedeflerinin ön şartı olarak görüyoruz." diye ifade etti.

Bilgiç, Dünya Engelliler Günü’nün, engeli bulunan bireyler ve kamu görevlileri özelinde çalışanlar açısından daha iyinin, daha güzelin, daha doğrunun ve bütün bunların ekseninde daha engelsizin ve adilin çalışma şartlarından istihdam biçimlerine, görevde yükselmeden mali hak çerçevelerine, özlük haklarından sosyal hak ve yardımlara, demokratik katılım imkânlarından karar ve politika belirleyici olma fırsatlarına birçok mecrada gerçekleşmesi için sendikal haklar zemininde ve örgütlenme bilinciyle kalıcı, sürdürülebilir, geliştirilebilir ve değişime açık yasal altyapı, hukuki derinlik ve insani kalkınma portföyü oluşturmak istediklerini söyledi.

Engelliler Günü dolayısıyla, bilinmesi, duyulması, hatırlanması ve söylenmesi gereken yüzlerce konu bulunduğunu vurgulayan Sinan Bilgiç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün insanlar, insan onuruna ve haklarına uygun çalışma şartlarına sahip olmalı, insanca yaşamayı mümkün kılan günün ihtiyaçlarını, yarının hedeflerini birlikte karşılayan maaş ve ücret almalı, kapsayıcı sosyal güvenlik, kapsamı genişletilmiş toplu sözleşme, yasaklardan arınmış örgütlenme hakkına sahip olmalıdır. Bütün insanlar deyince, ayrıca engeli bulunan insanlar demeye gerek olmadığına inanıyoruz. Bunlar, eşit olmanın gereğidir. Adil olmak içinse, engeli bulunan bireylerin dezavantajlı ifadesini reddederek, pozitif ayrımcılık tespitine de çekince düşerek, ‘adalet için açığı-eksiği giderme sorumluluğu’ bakımından devletin ve fertlerin engeli bulunanlara dönük sakınma ve katkıda bulunma sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor.

Devlet, vergiden harca, sosyal haktan yardıma, istihdam sayısı ve biçiminden yönetme ve üretme fırsatlarına katkı sunmayı bir hukuki zorunluluk olarak hem yasamada hem uygulamada hayata geçirmelidir, diyoruz. Yine devlet, engeli bulunan bireyleri, engelin niteliğine göre belli konularda istisna, muafiyet kapsamına almalı, özel teşvik ve destek uygulamalarıyla sakınma, koruma ve katkı sunma reflekslerini, insani kalkınma hassasiyeti olarak sürekli diri tutmalıdır.

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkisini sarsıcı bir şekilde hissettiğimiz Kovid-19 ve neden olduğu salgın, engeli bulunan bireyleri de etkilemekte, olağanını, normalini ve rutinini değiştirmekte, sağlığın korunması noktasında tehdit üretmektedir. Bu gerçekten hareketle, salgın gerekçeli kısıtlar ve tedbirlerde engeli bulunan bireylere mahsus hükümlerin, hatta münhasır genelge içeriklerinin oluşturulmasını zorunluluk olarak görüyoruz. Bu vesileyle, kamu görevlileri özelinde engeli bulunan emekçi bireylerin dönüşümlü mesai, mesaiden muaf tutulma, evden-uzaktan çalışma gibi tedbiri ve arızi yöntemlerden yararlandırılmasında uygulamaya dair genellik ve eşitliğin sağlanmasını öneriyor ve önemsiyoruz."

Memur-Sen Adıyaman Temsilciliği Engelliler Komisyonu Başkanı Sinan Bilgiç komisyon olarak taleplerini şöyle sıraladı:

"Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan engeli bulunan personelin, çalışma şartları, istihdam şekilleri, görevde yükselme imkân ve fırsatları, demokratik katılım hakları iyileştirilmeli, artırılmalı ve geliştirilmelidir.Malulen emeklilikte bağlanacak emekli aylığı tutarı ile emekli ikramiyesinin 25 yıl esas alınarak ödenmesi, emekli aylığının tutarının, en son alınan görev maaşının yüzde 85’inden az olmaması sağlanmalıdır.

Maluliyete ve engelliliğe dair sağlık raporu uygulamalarında sağlık kurullarının tekleştirilmesi, işlemlerin hızlandırılması yönünde düzenleme yapılmalıdır. Rapora itiraz süreçlerinde bireylere zaman ve mali kaynak bakımından külfet üreten uygulamalar kaldırılmalıdır. Engeli bulunan bireylerin sosyal hayata uyumu ve katılımı noktasında son derece önemli olan protez, ortez ve yardımcı araç-gereçlerin teminine, kullanım süresine, fiyatlamasına ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan tutar ve oranlara yönelik külfet azaltıcı, hak artırıcı düzenleme yapılmalıdır.

Sağlık uygulama tebliğine ilişkin komisyonlarda, çalışmalarda, sağlık kurullarında ve buna dair iş, işlem ve karar üreten kurum ve kuruluşlarda yetkili konfederasyon temsilcisi sıfatıyla engeli bulunan bireylerin de temsili sağlanmalıdır. Engellilere yönelik eğitim sorunları ve çözüm önerileri, yanlış mesleki eğitim ve istihdam sistemleri, engellilik tespitlerinde erken teşhis ve genetikuzmanlığı/analizleri, kök hücre tedavisine önem verilmesi, engelliler için teknolojik işlemlerin sadece tıp sektöründe değil, diğer alanlarda da fayda sağlayacak şekilde irdelenmesi, engellilerin ulaşım araçları ile imtihanından başarı ile çıkması için daha çok gayret gösterilmesi, down sendromu ile ilgili yanlış uygulamaların, ifadelerin tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.

İşitme engeli bulunan bireylerin dil gelişiminin sağlanması ve bu konuda eğitmen sayısının yeterli düzeye ulaşması noktasındaki eksiklik dikkate alınarak, gerekli tedbirler alınmalıdır. ÖTV muafiyetine ilişkin yeniden düzenleme yapılarak, 303 bin 200 TL tutarındaki sınırlama artırılmalı, kararın alınmasına yönelik çalışma, muafiyet süre sınırının arıtılmasıyla birlikte sınırlama tutarı artırılmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarında sağlanan servis hizmetinin, engeli bulunan bireyler yönüyle kullanılabilirliği sağlanmalıdır."

 

Kaynak : PHA
Kaynak: pha