Bir yazar olarak değil, bir okuyucu penceresinden bakmak istiyorum günümüz edebiyatına. Aslında günümüzde edebiyat kaldı mı, diye de sormadan geçemiyorum kendime. Şu teknoloji ne illet bir şey oldu çıktı hayatımızda. Sonu alınmayan ama her alanı kendi içinde çürütmeye başlayan, hastalıklı bir hücre gibi herkesi sarıp sarmalayan bir şey…

İlk etkilenen sanatçılar olmuştu bu furyadan. Hani o kaset devrinin kapatılması, ardından CD çalarların çıkıp, onunda hemen akabinde hızla çoğalan internet dünyası. Yani günü birlik patlayan sanatçılar mantar gibi çoğalıp durdu hayatımızda, bir yıl sonrasında hatırlanmayan ama her yıl yerini bir yenisinin doldurduğu sanat dünyası. Yok, öyle eskilerin Barış ağabeyleri, Ferdi babaları, Orhan Babaları, İlhan İremleri, Erol Evginleri… Anlık oldu her şey hayatımızda. Çabucak tükettiğimiz hemen yenisini istediğimiz sanat dünyası…

Hep eleştirdiğimiz Yeşilçam filmleri… Eleştiririz, beğenmeyiz ama bugün bile gördüğümüzde izleriz. Peki, son yapılan filmleri düşününce ne geliyor aklımıza? Hemen unutulup gidiyor işte…

Bu tüketilen toplumun içinde kitaplarda anlık olmaya başladı. İnternet üzerinde yazılan amatör aşk yazıları, bir bakıyoruz patlamış, diğer yıl bir yenisi gelmiş.

Aşk denilen şey, bizim o bildiğimiz, yürekten sevdalar, masumiyetler değil artık. Günümüz aşkları da saman alevlerine dönüştü ve aşk kavramı cinsellikten başka bir şey olmadı. Yaz internette cinsellik kokan aşk yazıları, hooooopppp ünlendin! Neymiş efendim fenomen olmuş… Gençlere hitap etmiş… Peki sonrası! Yok, sonrası çünkü yarın o aşk hikâyesinin yerini hemen hemen aynısı olan ama içindeki şehvetli sahneler biraz daha artarak yerini alacak…

Kalmadı öyle yılları katmer katmer katlayıp bugün bile gündem olan yazarlarımız! Reşat Nuriler,  Halide Edipler… Ayşe Kulinler… vb… Yeni de olmayacak. Çünkü edebiyatta ağırlığını kaybetti. Okurken seni anlatılan bölgelere alıp götüren, nakış nakış işlenmiş kelimeler yok…  İşin ucunda para olunca arz talep meselesi çevresinde ilerliyoruz. Anlamadan edebiyatımızda katıp gidiyor elimizden…

Kitap okumuyoruz aslında. Okuduğumuzu zannediyoruz…

Kısacası acınacak halimize gülüyoruz…

Yapay mutluluklara devam…

Sevgilerimle;

İ.İnsaf Turan