Çevremizde çok çeşitli insanlar var.

Kiminden, köpekten kaçar gibi kaçıyorsun.

Kimine, suya dalar gibi balıklama atlıyorsun.

Bazen, kaçtıklarından dost olursun.

Bazen, haz aldıklarından uzaklaşırsın, kaçarsın.

Zamanı geldiğinde, bazıları önünüzde ilerlerken, bazıları arkanızdan kaybolup gidiyor.

Yeter ki, nasıl davranacağınızı ve nasıl hareket edeceğinizi bilin.

***

İnsanların başkalarına yaranma çabaları, hep beni sevsinler hastalığı, istediğini elde etme/edebilme çabaları, yaşamın olağan ve sıra dışı akışı içerisinde, vazgeçilmez bir alışkanlık haline gelmiş.

Utanma duygusunu rafa kaldıran, yalakalıkta her geçen güne zirveye tırmanma şeridini işgal eden, ahlaksızca ve fütursuzca davranışlar, rahatsızlık ve huzursuzluk veriyor.

Har haltı yemekten ve işlemekten geri kalmayan zevatlar, bu kompleksli davranışlarla, bakalım nereye kadar ilerleyecekler.

***

İnsanlar, bazı insanlara farklı gözlerle bakabiliyorlar.

Kimi zaman iyi, kimi zaman kötü, kimi zaman severek, imrenerek, kimi zaman kızarak, dalga geçerek, alaya ederek!..

İnsanın insana yardım etmesi, elini uzatması, derdine derman olması kadar güzeli yoktur.

Bununla, hem veren, hem alan mutlu olabilmektedir.

Bazı zamanlar, isteseniz de karşınızdakine, sizden yardım isteyene faydalı olamıyorsunuz.

Sizden yardım isteyenin üzülmesine sebep olduğunu düşünmek, hem karşımızdakini, hem de bizi üzebilmektedir.

Biri, size derdini anlattığı zaman, ancak dinlemekle kalıyoruz.

Günümüzde insanlar, kendi dert batağında boğulur hale geldiğinden olsa gerek; sadece iyimser bir gözle, teskin edici bir ifadeyle konuşmakla yetiniyoruz.

İşin içine güvensizlik, sorumsuzluk ve bilinçsizlik de eklenince, kimsenin kimseye yardım etmemesi gibi bir olasılık çıkıyor ortaya.

Çok kötü bir durum ve hoş olmayan bir süreçten geçiyoruz.

***

Bazen insanın her istediği yerine gelemeyebilir.

Hele elinde sihirli bir değnek olmadığını düşündüğümüz de, her istediğimizin gerçekleşmesini beklemek, herhalde ahmaklıktan başka bir şey değildir.

Hep yanılgıya düştüğümüzden, hayata yön vermeye çalışırız ve zamanın önünde ilerlediğimizi düşünürüz bazen.

Tam tersine, hayat bizi yönlendirir ve hep zamanın gerisinde kalırız, her zaman.

Öyle isyan etmek, ah-vah etmek, suçlu aramak da pek fayda etmez.

Sadece kim olduğumuzu, nereden gelip, nereye gideceğimizi iyi düşünerek, ona göre üzerimize düşenleri yerine getirmeli ve kısmetimizde olana ve sonuçta nelerin bizi bulduğuyla yetinmeliyiz.

Ne olursa olsun, asla çalışmaktan geri kalmamalıyız ve sürekli bir şeyler üretebilmenin hesabını yapmalıyız.

Tedbiri alıp, takdiri rızkı verene bırakmalıyız.

***

Dalmış gidiyor bir yola

Ne sokağı belli, ne de sapağı.

Artık şansına, ne çıkarsa!

Kerim BAYDAK

[email protected]