Dağ nedir bilir misiniz? Dağ coğrafi bir oluşum olabilir veya başka bir tanımla açıklanabilir. Peki ya kendini dağ sanan insan, herkesin kendini koyduğu bir dağlar dünyasındayız. Her insanın bir dağı var, ama küçük ama büyük. Eskiden pek az insan kendini o yüksek dağlarda görüp, dünyanın geri kalanına ordan bakardı. Şu an geldiğimiz noktada ise herkesin dağı kendine. Kimse yerde yaşamıyor, hepimizin yeri dağlar, tepeler... 

Bu sabah psikiyatrist Dr. Nihat Kaya'nın anlamlı bir paylaşımına denk geldim. O paylaşım günümüz insanını ve onların hayata bakışını özetliyordu adeta. "İnsanı yalnızlaştıran şişik egosudur. Şişik egonun içi boştur ve bu yüzden sahibinin etrafına kalın bir duvar örer. O duvar onun gösterişli zırhıdır. Lakin zırhın gerisinde zayıf bir beden ve ruh vardır. Bedeni ve ruhu güçlendirmenin ve de dünyamızı zenginleştirmenin yolu: sevgi, şefkat, merhamet ve de tevazudan geçer. " İşte dağlardan kastım tam olarak bu cümlelerde yatıyor. Hocam düşüncelerime tercüman olmuş. 

Yarattığımız dağlarımız, tepelerimiz öyle zararsız görünüyor olabilir. Bu dağlar içimizde boşluğu doldurulmamış şımarık eksikliği tatmin edebilir. Fakat biliyor musunuz bu bir hastalık. Hem de bulaşıcı bir hastalık. Ama en kötüsü de ne biliyor musunuz, bu hastalık dünyanın sonunu getirecek. İnsanlığı covid 19 'lar değil, ego hastalığı yok edecek. En kötüsü de ne biliyor musunuz, her hastalığa ilaç, aşı... VS bulunuyor, ama erken ama geç. Oysa ego denen illet-i vehime derman bulan yok. Daha doğrusu da tavsiye edilen dermanı yarasına süren de yok. Ne acı değil mi, kendi sonumuzu hazırlamamız. 

Ben yine de bardağın dolu tarafından bakmayı deneyeceğim. Sevgi, şefkat, merhamet ve tevazu madem bize iyi gelecek sabah, öğlen, akşam birer doz alsak fena olmaz. Ben mantıklı buldum. Ego tamamıyla iyileşme göstermeyebilir, bıraktığı hasarlar da olabilir. Fakat ilerlemesini durdurabiliriz. Ne dersiniz, dağlarımızdan tepelerimizden inelim mi?