Sabah biraz da keyfim olmadığı için; yürüyüşümü çok yavaş ve yumuşak adımlarla yapıyordum. Birden doğanın yavaş yavaş uyanmakta olduğunu hissedip daha da yumuşattım adımlarımı. Neredeyse parmak uçlarımda yürüyeceğim, doğanın o naif uyanışını bölmemek adına. Huşu içinde kulak kesildim.

Bir inek böğürmesi geldi kulağıma çok yakından. O kadar nazlı nazlı bir böğürmeydi ki; yatağından kalkmak için, gözleri yarı kapalı sesli olarak gerinen bir çocuğun tatlı isyanıydı gözümde canlanan. “Oğlum kreşe gitmemek için her sabah bunu yapardı.” Dedi zihnimdeki ses. Zihnim rahat durmuyor ki zevkini çıkarayım şu hissin.

Hemen bir duvar kenarına oturdum ve çıkardım kâğıdı- kalemi. Daha doğrusu kâğıt yok, bulmacası için çantamda bulunan gazete parçasının beyaz boşluklarına bir şeyler karaladım anda yakaladığım:

“Gevrek gevrek öten bir horoz sesini ve eko şeklinde ovaya dağılan diğer horoz seslerini çok net işitiyorum.Daldan dala konarak cilveleşen serçelerin yanı sıra guguk kuşları sesleri de beni mest ediyor. Sabahın sessizliğinde ne kadar berrak her ses. Tıpkı billur su gibi. İnanın abartmıyorum; toprağın, dalın, çiçeğin, börtü- böceğin hepsinin birden hafif hafif varlıklarını hissettirdikleri bir tını var doğada. O uyanışı hissettiriyor size. İlla ayrıntıları görmeniz gerekmiyor. Ayrıntı deyince aklıma geldi. Ben bu sabah yolumun üzerinde bir bahçede vişne ağacı gördüm. Ne de güzeldi! Meyveleri de pek iriydi maşallah! Fakat ben birden bire fark ettim ki; artık vişne ağacını kiraz ağacından ayırt edebiliyordum. Bu beni çok sevindirdi. Bir bilgi daha içselleşmişti doğa ile ilgili. Tavukların, piliçlerin, civcivlerin boy boy, boğaz derdine düşüp ortalıkta dolaşmaları da ayrı bir renk cümbüşü görsellik açısından. Fakat inanın onlarda bile,  gün içinde sergiledikleri o canhıraş bir mücadele yok. Belliki onlar da henüz tam uyanmamışlar. Tarlalarda domates, biber, patlıcan; ortalıkta bir heyecan bir heyecan!”

Biliyorum uyaklı olsun diye biraz zorladım. Kondurma gibi oldu son cümle. Ne yapalım, heyecanını, coşkusunu bile deli dolu yaşayamayan aşırı kontrollü bir insan olunca, bunu bile yazmak benim için aşama. Şimdilik yapabildiğim en iyisi bu.

Doğanın bütünlüğüne inanan bir insan olarak; onun bir parçası olduğuma göre bir gün kendimdeki uyanışları da böyle yumuşak yumuşak hissetmek en büyük dileğim.