Seçimler yaklaştı, propagandalar hız kazandı. Siyasiler her gün bir yerlerde, bazen günde 3-4 yerde miting yapıyor. Anket üstüne anket paylaşılırken, yorumcular da siyasi tahlil yaparak ekranları renklendiriyor.

Son günlerde muhalefet kanadının en çok tutulan söylemi dip dalgası deyimi. Hemen herkes bir dip dalgasından bahsediyor. Değişimin elzem olduğundan dem vuruluyor. İktidarın vizyonunun ise millet kıraathanesi açma seviyelerine düştüğü görülüyor.

Bu hangameyi görünce bir anım aklıma geldi, sizlerle paylaşayım dedim.

Yılı tam hatırlamıyorum ama olayı anlatınca sizlerde anımsarsınız.

Bir seçim arifesindeyiz, CHP adayları önseçimle belirlenmiş ve birinci sırada sayın Celal Topkan var. Celal beyle yoğun bir çalışma içindeyiz. Ben aracımla kendisine şöforlük ederken kendisi de yanı başımda Adıyaman ı ilçe-ilçe, köy-köy, karış-karış geziyoruz. O kadar yoğun koşturuyoruz ki yemek yemeye fırsatımız olmuyor. Evden çıkarken peynir veya zeytin alıyorum, çarşıdan da somun. Bir yerden diğerine giderken Celal bey bana peynir ekmek dürümü yapıyor ben direksiyonda, o yanımdaki koltukta açlığımızı yatıştırıyoruz. Ama gittiğimiz her yerde çay ya da ayran içiyoruz.

Şimdi hangi köy olduğunu tam hatırlamıyorum. Bir köye gittik, bir eve misafir olduk. Bir süre sonra ev sahibi tepsi içinde çay ikram etti. Gelen çay zehir, zehveran. Simsiyah sadece dem. Tepsinin ortasında bir şeker tabağı. Bizim kül şeker dediğimiz toz şeker. Ama benim bildiğim şeker beyaz olur bu şeker toz-kül karışımı, rengi siyaha çalan bir şey.

Ben çayı şekersiz içerim, oradan kurtardım ama çayı Allah canımı al diye diye içtim. Bu sırada ev sahibi büyük bir keyifle, misafirperverliğini yerine getirmenin zevkini çıkararak bizi seyrediyor.

Neyse çay faslı bitti. Biz meramımızı anlattık kalkacağız ev sahibi son sözü söyledi…………biliyorum çayı içerken zorlandınız, şekeri ve çayı bilerek o şekilde getirdim bakalım içecekmisiniz diye. İçtiniz ve sınavı geçtiniz oyum sizlerin tereddütünüz olmasın. ………………………

O günden bu güne gelirsek, bizim seçmenimiz uyanıktır. İşine geldiği gibi davranır. Bu süreç içerisinde kendisine takılan sıfatlara ( koyun v.s) pek aldırış etmez. Çoğunluğu oluşturan bu gurubun vatan millet kaygısı da yoktur, hatta Allah kitap korkusuda. Önemli olan gemisinin yürümesidir, kaptanla da pek ilgilenmez. Ama hep ilgili imiş gibi görünür. Ne zaman ki günlük yaşamında olumlu gördükleri olumsuzluğa yönelir, ne zaman ki işi biter o zaman tekmeyi basar.

İşte siyasetle ilgilenenler buna kibarca DİP DALGASI der.

Güçlü görünen iktidarları hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık ile vurup düşüremezsiniz, o sessiz çoğunluğun bu kavramlarla ilgili bir kaygısı, kavgası yoktur. Hemen hepsinin içinde ben olsam bende yaparım düşüncesi mevcuttur.

Evet artık iktidar için deniz bitti. Vizyonları millet kıraathanesi açmaya kadar düştü. Bu nedenle siyasiler dip dalgasına hazırlıklı olun. Ama bu dalga sağdan mı olur soldanmı olur işe onu kestirmek zordur.

  1. değişim zamanı. Artık TAMAM…………….. ASIM ÖCAL…9.6.2018