Mİ’RAC KANDİLİ
          İçerisinde bulunduğumuz Receb-i Şerif ayının yirmiyedinci gecesi yani önümüzdeki 20 Ağustos Pazar akşamı mübârek ve muhterem Mi’rac gecesidir. Mi’rac kelimesi lügatte; merdiven, göğe yükselme, yukarı çıkma manalarına gelir. İslâmî ıstılahda ise; Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in ruh meal ceset olarak yaşadığı mucizevî seyahat hadisesinin üç vasıtasından ikincisinin adıdır. Ayrıca bu gecede cereyan eden hâdiselerin tamamına birden de mi’rac hadisesi denir. Mi’rac, hüzün senesi olarak isimlendirilen devrede yani Resûlüllah Efendimiz’in en büyük hâmisi, amcaları Ebû Tâlib ile maddeten ve manen her zaman yanlarında bulunan zevce-i tâhireleri Hadîcetü’l Kübrâ validemizin vefatlarıyla sıkılan, adeta hüzne gark olan Peygamberimiz’in huzur-u İlâhîde tesellli edilmesidir. Üç yıldır devam eden Mekkeli müşriklerin ablukası ve on yıla yakın zamandır devam ede gelen sıkıntıların sonunda Rasûlüllah Efendimiz’in rahatlaması, bunlara gösterilen sabrın mükâfatlandırılmasıdır.

         

          Mü’minler için çok büyük ehemmiyeti haiz bu Mi’rac hadisesinin safhalarını çok kısa olarak hatırlayacak olursak, başlıca üç safhada cereyan etmiştir. Birincisi; İsrâ, yani mekke-i Mükerreme’den Kuds-ü Şerîf’e kadar olan ve Burak isimli vâsıta ile tahakkuk eden safhadır. Bu kısım Kur’ân-ı Kerîm âyetleri ile sâbit olup inkâr edeni küfre götürür. Nitekim Cenâb-ı Hakk ayet-i kerîmesinde: “Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan (alıp) Mescid-i Aksâ’ya kadar götüren (Zât-ı ecelle ve alâ her türlü noksanlardan) münezzehdir. (Ol Mescid-i Aksâ ki) biz onun etrafına (feyz ve) bereket verdik. (gece yolculuğunu) O’na ayetlerimizden bazısını gösterelim diye (yaptırdık). Şübhasiz ki O (Allah her şeyi) hakkıyla işiten, kemâliyle görendir” buyurmaktadır. İkinci safha; Kuds-ü Şerif’den başlayıp Sidre-i Müntehâ’ya kadar olan ve tabiri caiz ise manevî bir asansör diyebileceğimiz Mi’rac isimli vâsıta ile tahakkuk eden safhadır.Bu kısmı da haber-i meşhur ile sâbit olup inkâr eden mudil olur. Üçüncü safha; Refref isimli vâsıta ile yalnız başına olduğu halde Cennet’i, Cehennem’i görüp, Kürsî, Arş ve Ruh âlemlerini geçip Allâh-ü Teâlâ’nın dilediği makamlara kadar çıkarak zamandan, mekândan, cihetten, sıfattan ve vasıtadan münezzeh olarak Rabbı ile doksanbin kelâm konuştuğu ve rabbı indinde sahip olabileceği nimetlerin, derece ve mertebelerin en zirve noktasına kavuştuğu safhadır. Bu kısım da haber-i vâhid ile sabittir. Mü’minler olarak şefaat-i Rasûlüllah’a mazhar olabilmek için Peygamberimizden işitildiği şekliyle inanıp îman etmek îcab eder. Miraç mucizesi, biz Müslümanlar için ilahî rahmet ve lütuflarla doludur. Miraç olayının en önemli sonuçlarından biri, İslâm`ın beş temel esasından biri olan beş vakit namazın farz kılınmasıdır. Namaz, dinin direği imanın alameti, amellerin en faziletlisi ve Allah’a en sevimli olanıdır. Takva ehlinin göz aydınlığı, mü’minlerin miracıdır. namazın kendisinin miracı olduğunu dolayısıyla Yüce Allah`ın huzurunda bulunduğunu bilmelidir.
Kısaca izah etmeye çalıştığım Mi’rac hadisesinin cereyan ettiği bu mübarek geceyi, O Peygamberin ümmeti olan biz mü’minler gücümüzün yettiği nispette ihyâ etmeye bu gecede mümkün olduğu kadar çokça nafile ibâdet yapmaya çalışmalıyız.

         

          Bu vesile ile İslam aleminin, hususu ile Şambayat’lı hemşehrilerimin kandillerini tebrik eder hayırlara vesile olmasını yüce Allah’dan temenni ederim. Mevlüt Pak 19.08.2006


Editör: Adıyaman Haber