DARWİN`İN DOMUZLARI :-)

Şapkalı domuz:

Doğu Türkistan`ın bir şehrindeki okulda Çinli öğretmen Türk öğrencilere Darwin`in "evrim" teorisini ve her şeyin kendi kendine nasıl oluşup geliştiğini anlatmaktadır.

Okuldaki uyanık öğrencilerden biri ayağa kalkarak:

*** Hocam, bu evrim ve doğal ayıklanma(seleksiyon) olayından çok şey anlattınız da, benim kafamı kurcalayan başka bir şey var.

--- Neymiş o?

*** Koyunların mokları niçin boncuk boncuk da, ineklerinki Mao`nun şapkası gibi?

--- Sen! Büyük devrimcimizin simgesini nasıl olur da inek mokuna benzetirsin bakayım?!

*** Evet haklısınız. Mao`nunki o kadar görkemli değil. Barzani`nin takkesi demek daha uygun olacak… Peki niçin inek moku o yahudi dümbüğünün takkesi gibi?

--- Bu konu hakkında hiçbir bilgim yok.

*** Gördünüz mü hocam. Bir ineğin mokuna bile akıl erdiremiyorsunuz. Evrendeki mükemmelliğin kendi kendine oluştuğu martavalına inanmamızı nasıl bekliyorsunuz?

--- …?

"Kendi aklına hakim olamayanlar, başkalarının aklına mahkum olurlar."(Torlakon öğretisi)

http://www.yenidenergenekon.com/9-osman-batur/



Kravatlı domuz:

Sovyetler Birliği hakimiyetinde kalınan dönemde Batı Türkistan şehirlerinden birindeki okulda Marxist-Leninist Rus öğretmen Türk öğrencilere; dinin toplumları uyuşturmak için uydurulmuş bir afyondan farkı olmadığını, Tanrı diye bir şeyin olmadığını, etrafta görülen her şeyin de tesadüflerin eseri olarak oluştuğunu, maymunun tekamülü olan insanın da evrimini sürdürmekte olduğunu vb anlattıktan sonra teneffüs zili çalar.

Bir sonraki ders için sınıfa dönen öğretmen hiddetle sorar:

--- Bu da ne?!... Söyleyin bakalım! Hanginiz çizdi tahtaya bu kravatlı domuz resmini?!!!

Ayağa kalkan bir öğrenci heyecan içinde anlatmaya başlar:

*** Valla hocam hiç sormayın; tahtayı bir güzel silip temizlemiş ve sınıfı da hava aldırmak için pencereyi açmıştım. Birden bir paldırtıdır koptu; dışarıda esen fırtınanın şiddetiyle ortalık birbirine girdi; toz duman havada uçuştu. Neden sonra ortalık durulduğunda bir de baktık ki tahtada bu domuz resmi oluşmuş…

--- Hadi len! Amma masalcısın ha!... Havada uçuşan tozlar kendi kendine resim mi yapar?!!!

*** Aman hocam! Şu sınıftaki birbirinden güzel arkadaşları oluşturan yüz trilyon hücrenin tesadüf eseri olarak bir araya geldiğine inanıyorsunuz da, dört dandik çizginin rüzgar etkisiyle bir araya gelmesine niçin inanmıyorsunuz?

--- …?

"Sınırlı bir akılla donatılan Ademoğlu, Tanrı`da ve O`nun yarattığı her şeyde sınır arar; sonsuzluğun sınırını sorar… Her yeni keşifte Tanrı`ya inancım değil, O`nun yüceliğine olan hayranlığım katmerlenir."(Filozof Torlakon)

http://www.alkavkaz.com/haber/



Özgürleşemeyen domuz:

ABD Başkanı Corcçüş Puştoğlu, Teksas`taki bir domuz işleme merkezini ziyaret eder. Burası, kapalı devre işleyen, bütünleşmiş(entegre) bir yapıdır. Buraya gelen hayvan yemleri; sucuk, salam, sosis, pastırma ve hoka-mola şeklinde ürüne dönüşüp çıkmaktadır.

İşletmenin sahibi bir yahudidir. İnancı gereği domuzla hiç haşır neşir olmayan yahudi, işletmenin içine de girmemekte; o sadece, hasılatın hesabını tutup sormakta, servetine de servet katmaktadır.

İşletmede karın tokluğuna çalışanların hemen hepsi Afganistan, Irak ve Bangladeş gibi müslüman ülkelerden gelmiş yoksul göçmenlerdir. Kendisi içeriye girmeyen yahudi, üretimin aşamalarını izletmesi için, Afganlı göçmenlerden birini Corcçüş`e kılavuz eder.

Makinenin bir ucundan giren domuzun öteki uçtan et ürünleri ve hoka-mola`ya dönüşmesini büyük bir hayranlıkla izleyen Corcçüş; "Acaba bu çıkan ürünleri makineye tekrar koysak, öbür baştan domuz olarak alamaz mıyız?" diye sorar.

Kılavuz; "Valla o dediğinize sadece babanız muvaffak olmuş." diye cevaplar. Bu hakareti iltifat olarak değerlendiren dangalak Corcçüş, öküz kurbağası gibi şişinir ve; "Keşke bir ucundan girip öbür ucundan Süpermen Mesih olarak çıkabilsem." diye söylenir. Bu anı dört gözle beklemekte olan kılavuzun cevabı da gecikmeden gelir; "Öyleyse gözün aydın mister başkan! Buyrun kafanızı uzatın makineye! Hatta isterseniz sizi, Amerikan ulusal kuşu "kel kartal"(bald eagle) olarak bile makineden çıkarabiliriz. Böylelikle daha özgür bir Mesih olarak Dünya`yı kötülerden kurtarabilirsiniz(!)"

Corcçüş büyük bir hevesle makineye başını uzatıyordur ki, tam da o anda bir Irak`lının; "Haydi bakalım. Biraz da sen özgürleeş." diye mırıldanmasındaki "özgürleş" sözcüğünden puşnuğur ve merkeplerin yaptığı gibi, birden ürküp çifteler savurarak dışarı kaçar. Puştu son anda elinden kaçıran Afganlı kılavuz; "Biraz daha sabredip sessiz kalamadın mı ulan! Tam da halledecekken kaçırttın maymunu!" diyerek öfkeyle Iraklının üzerine yürür.

İçeride olan şamatayı derhal Birleşmiş Milletler`e şikayet eden yahudi "acil müdahale" ister. Çokuluslu Birleşmiş Milletler Gücü tarafından müdahale edilen merkezdeki tüm göçmenler "terörist" diye tutuklanıp, Guantanamo işkence merkezine gönderilir.

Sonuç:

Yahudi patron, işçilerin tüm alacaklarının üstüne yatıp, para ödemekten kurtulur.

Olay yerindeki tartışma sırasında bir sandalye devrildiği için, göçmen işçilerin ait olduğu ülkeler(Irak ve Afganistan) 999 milyar Dolar tazminat ödemeye mahkum edilir.

Irak`ın petrol, Afganistan`ın da uyuşturucu gelirleri, sittin(altmış) sene boyunca yahudi patrona akmaya devam edecektir.

İşçiler arasında Bangladeşliler de bulunduğu için, teröre destek verdiği bahanesiyle Bangladeş`e de savaş açılıp işgal edilecektir.

Bu göçmenler Amerika`ya ulaşırken geçiş güzergahı olarak Türkiye`yi de kullandıkları için "Teröre destek veren ülkeler" arasına Türkiye de eklenir ve bu durum, İran`a saldırtılmak yolunda koz olarak kullanılır. (Ara not: ABD Irak`tan askerini çekmedikçe ve İsrail`i de tamamen güvenceye alamadıkça İran`a saldıramaz, fakat, Türkiye ile İran`ı kapıştırabilir.)

Amerika`da bulunan tüm Müslümanlar terörist ilan edilip tutuklanacak ve tüm mal varlıklarıyla banka hesaplarına da el konacaktır…

Bu arada, Irak`a komşu olan Türkiye`de bazı şamatalar olmaktadır:

Terörist yandaşları; "Hi ho hah! Operasyonlarla hiçbir şeyi çözemediniiiz!..."

Muhalefet; "Amerika öyle istedi diye yarım bırakıp çekildiniiiz!..."

Askerler; "Planımıza göre biz zaten çekilecektiiik!..."

İktidar; "Askere çatma, bana çaaat!..."

Vatandaş; "Ayıp yahu ayıp!..."

"Önder, akıl sürüsünü yöneten aklın sahibidir."(Torlakon öğretisi)

12 Mart 2008

Entürk Alperhan TORLAKON
Editör: Adıyaman Haber