Gerçek âlim, cemaatini Allah'ın mekrinden emin kılmayıp, rahmetinden de ümitsizliğe düşürmeyen kimsedir. Hz. Ali

Gündemimizi meşgul eden konulara yeni bir tane daha eklendi. Daha bir terör örgütü bertaraf edilmeden başka bir cemaatin çıkması bunların acilen denetlenmesi, denetlenebilir olması ve yasal bir statüye kavuşturulması gerekli kılmıştır. Çünkü Fetö denen örgüt devleti ortadan kaldırmak istemiş ve demokrasi yok saymıştır; en üzücü durum ise devlete sızarak gizli belgelere haiz olmuştur. Aynı şekilde Adnan Oktar içinde devletin gizli belgeleri temin etme ve benzeri suçlarla suçlanması olmuştur. İsnat edilen suçlardan bazıları şu şekilde sıralayabiliriz: Askeri casusluktan tutun da, taciz ve özellikle de küçük yaştaki çocukları ağlarına düşürmeye; gizli çekim yani şantaj ve insan kişiliğine aykırı suçlar da cabasıdır.  Hal böyle olunca ister istemez bir takım önlemler almamız icap ediyor.

Oktar’ın verdiği mesajlara dikkat edilirse büyük bir Yahudi ve Masonluk karşıtı olarak algılanabilir. Kendisini de büyük bir İslam âlimi olarak görüyor. Öncellikle İslam’ın hiçbir yerinde bayanları açık saçık giyindirerek ekranlarda teşhir etmek olmamıştır. Bir de buna dayanarak ayetleri kendi yaşayış biçimine uyarlanması da ahlaksızlığın bizatihi kendisidir. Ve tüm bunlar çok normalmış gibi bize kabul ettirmeye çalışıyorlar. Öte tarafta ise Masonluğu öyle bir anlatıyor ki ulaşılmaz, gizli ve büyük bir hareket olduğunu abarta abarta insanların dikkatini o yöne çekmeye çalışıyor. İfadelerinde karşı olduğunu ima etmeye çalışsa da gerçek manada başka algılar zihnimizde oluşturuyor. Ne yaparsak yapalım onları yenemeyeceğimizi, büyük bir yapıdan oluştuğunu ve dünyayı onların idare ettiği mantığını ekranlardakine dayatmaya çalışmıştır.

Toplumun hassasiyetini bilen bu tür akla ziyan yapılar, duyguları istismar etmekte en büyük marifetidir. Bir de zenginliği kullanarak insanları ağlarına çekmek daha kolay olmuştur. Adeta bir sosyolojik edasıyla hareket eden bu yapılar, insanların ihtiyaçları belirleyip ona göre formüller devreye koymuştur. Ekranlarda ise her zaman güzel ve çekici bayanları öne sürmüştür. Bu yol ve yöntemlerle insanlar mağdur edilmiş, küçük çocuklar kandırılmış ve kaçırılmış, birçok aile tehdit edilmiştir.

Bütün cemaatleri aynı kategoride görmek haksızlık olacaktır. Bazıları için de çok olumlu tespitler yapmak gerçekten de zordur. Terör örgütleri haline gelen cemaatler birçok alanda hasarlar meydana getirmiştir, getirmeye devam etmektedir. İşte bunlardan en önemlisi de İslam’ı değerlerden uzaklaştırmak ve farklı bir kalıba sokmak olmuştur. Diğer bir konu ise İŞİD gibi benzeri yapılar İslam’ı kullanarak her türlü canavarlığı ve barbarlığı kendisinde bulmuştur. Batı dünyası da İslam’ı terör örgütü kabul ettirmek için elinden geleni yapmaya çalışıyorlar. İslam’ı değerleriyle uzaktan yakından alakası olmayan durumlarla aynı kefede kullanılması ahlaksızlığın daniskasıdır. İslam coğrafyasında ahlakı ve dini değerleri yozlaştırmak için her türlü yolu denemekten geri kalmıyorlar. Hülasa bu yapıların önüne geçmek için yeni hasarlar meydana gelmeden bunları yasal zeminde kontrolü yapılabilir zemine kavuşturmak gerek.

Vesselam!