Irak’ın kufe kentinden Arap’ın biri Şam’a gelir. Yanına sinsi biri yaklaşıp, ey KUFELİ bu DİŞİ deveyi bana satar mısın der. KUFELİ devenin erkek olduğunu söyler. Arap ile aralarındaki bu diyalog iyice alevlenip tartışmaya döner. Nihayetinde olay MUAVİYE’ye  kadar gider. MUAVİYE olayı dinledikten sonra, devenin dişi olduğunu, ARAP’ın haklı olduğunu söyler. Sonra halka dönüp eyy Şamlılar bu devenin cinsiyeti dişi değil mi der. Halk hep bir ağızdan, evet bu deve dişidir der. KUFELİ neye uğradığını şaşırır. Muaviye KUFELİ’ye dönüp “ikimizde bu devenin erkek olduğunu biliyoruz.  Sen ALİ’nin  yanına gidince ona deki: “MUAVİYE’nin  her söylediği kanundur. Kararlarını sorgulamayan bir orduya ve halka sahiptir. Kendine dikkat et ona göre davran, bunları aynen ilet kendisine! Haydi şimdi AL DEVENİ GİT! “ 

Türkiye yıllardır bu şekilde idare edilen bir anlayışa mahkum edilmiş durumda. Siyaset meydanına çıkanların kendince bir kitle oluşturduğu bir gerçek. Herkesin nabza göre şerbet akıttığı bu devirde, sorgusuzca anlatılan saçmalıklara inanan, biat etmiş kitleler, yeni siyaset anlayışının meyveleri. Cehaletin kol gezdiği, beyinden yoksun anlayışların ortaya analiz diye döküldüğü şu zamanda, siyasetçilerin kitlesinin kalitesine göre damardan verdiği beslemelerle, ülkenin beynine darbe üstüne darbe vurulduğu gerçeği var. Yalanın gerçekmiş gibi sunulduğu, çarpıtmaların, bel altı siyaset anlayışlarının ortaya saçıldığı şu dönemde, ülkenin aydınlarının silikleşmesi kadar mide bulandıran başka bir durum var mıdır? Toplum öyle bir anlayışa mahkum edilmiş ki oy verdiği kişinin ne dediğinin bir önemi yok yeterki o an ki EGO’sunu tatmin etmiş olsun. Yıllar önce ölen siyasi figürlerin, bugünkü siyasi ahlaksız anlayışlarla, rakip partiye gol atmak için kullanıldığı bu devirde çok şey söylemek hakikaten gereksiz. En başta tepki göstermesi gereken toplumun, olaya duyarsızlığı karşısında, siyasetçilerin giderek artan pervasızlığı,  ülkeyi nereye sürükleyeceğini bugünden tahmin etmek zor değil. Siyaset hiç bu kadar AHLAKSIZ  olmadı. Saygı bitmişse, bilgi tükenmişse “YOK DEVENİN NALI” düşünceler baş tacı edilmişse  uçuruma gittiğimizin resmidir. 

Ülke her anlamda kan kaybediyor. Ekonomik verilerin saçma sapan sebeplere bağlandığı şu son zamanlardaki savunma reflekslerinden anlaşılıyor ki, ülke krizin eşiğinde. Birikimci bir toplum olduğumuzdan, şükreden, bu kadar da bana yeter anlayışlarından dolayı, ekonomik krizi bile nerdeyse ödülmüş gibi düşünmeye başladık. DOMATES’in bu kadar pahalı olmasının sebebi aslında faydamıza diye bir cümleyi iktidar kanadından biri seslendirse, buna çıkıp mitingle kutlama yapacak bir kitle var. Bu TAVUK aslında KÖPEK siz farkında değilsiniz dense,  vay be ulan ne geri kalmışız diye cevap verecek bir yapı oluştu. Hakikaten nereye gidiyoruz? 

Hemen her alanda “kalitesizleşme” emareleri var. futbolcusundan sanatçı bozuntularına,  magazin maymunlarından milletvekili dalkavuklarına kadar ülke gündemi laçkalaşmış durumda. Biat eden, menfaatleri uğruna ülkeyi kanalizasyon pisliğine bulayanların cesaretleri esef verici! İktidarın ve muhalefetin oy deposu dolsun da varsın ülke bitsin anlayışının yaygınlaştığı şu dönemin muktedirleri, velinimiyet olarak gördüğü cehalet artıkları, ülkeyi  hakikaten yaşanmaz kıldı. Buna dur diyecek ülkenin asıl sahibi aydınların ve menfaatsiz yaşayan vicdan sahibi kişilerin sesi nasıl oldu da bu kadar kısıldı. Bu nasıl bir ahlaksızlık! 

Misafir gibi ağırlanıp güya ajan diye tutuklanan BRUNSON  bize adaletin nasıl mizaha çevrildiğini kanıtlamış oldu. Kamuoyuna sunulan sebeplerin sadece bir tanesi gerçekse, nasıl oldu da bir kaç ay içinde defalarca mahkeme edilip serbest bırakıldı? Doların yükseliş sebebi diye gösterilen BRUNSON serbest bırakılınca doların yükselişe geçişi, nasıl izah edilecek? AYI’ya bu bir KEDİ midir denecek, ne denecek? Adaletin, eğitimin, ekonominin yerle bir edildiği şu dönemde BRUNSON balonu, neleri örtbas etmiştir. Kamuoyu; haftalarca atılan kazıkların  zamların farkına  varmasın diye, nasıl uyutulur hale getirildi? Devenin dişi olduğu halde erkek olduğuna inanan halkımızın uyanması için, zihinlerde hangi gerçeğin patlaması lazım. Psikolojisi bozuk ekonomiyi iyileştirecek kimdir? Rahip BRUNSON ilaç olacak mıdır? Ekonomiye  İlaç diye aldığımız BRUNSON umarım beynimizde kabızlık yapmaz.  

İktidarın bugünkü toplumsal veriler ışığında çok şey yapmasına gerek yok. Muaviye ve kufeli arasında geçen hadise bugüne uyarlanabilir aslında. BRUNSON  aslında insan değil bir robot ve ülkemize ajan diye sokuldu dense buna inanıp heryerde anlatacak kişiler var. Deve fıkrası olayı hayatın her alanında var. Ekonomik KRİZ diye bişey zaten yok. Ne var peki? -KERİZLİK ! Bu DEVE aslında DEVE değil RAHİP BRUNSONDUR! Rahip Brunson da DOMATESTİR.

DİPNOT:

Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargıca hitaben; 
- "Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, muvekkilimin bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz." der... 
Yargıç , gülümseyerek; 
- "Peki o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahküm ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir." der... 
Müvekkil gülümser. Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler... 

BRUNSON DA DOMATES OLDUĞU İÇİN SERBEST KALDI!