İnsanların sosyal yaşamına baktığımızda, sürekli büyüyen bir açık ve kopukluk söz konusudur.

Ayrılık rüzgârları, herkesi bir yana sürüklemekte ve belirsiz limanlara demir attırmaya çalışmaktadır ki o da çok zor olmaktadır.

Alt ve üst kesim arasındaki makas açılmakta ve büyümektedir..

Bu da açık ve kopukluğu, gelir düzeyi ve kaliteli hayat standartlarıyla aynı paralelde ilişkilendirmek mümkündür. 

***

Bazen insanların yaşamadığı hayat ile kişilikleri, birbirine uymuyor.

Okuduğu okul aldıkları eğitim ile yaşadıkları hayat, birbirine hiç uymuyor.

Yaptıkları meslek ile mesleki ahlâk ve gerekleri, birbirine örtüşmüyor.

Konuştuklarıyla, bedensel görüntüleri, yani beden dilleri, aynı olmuyor.

***

Sahi, siz kendinizi ne sanıyorsunuz?

Tatlı dil, güler yüzlülük, hak, hukuk adalet, ahlâk ve toplumsal değerler mevcutken, kendisini bu kadar insanlardan soyutlayan yaklaşımlar sergileyenler, ne kadar kendilerini bu topluma kabul ettirebilirler?

Ancak, “kendileri çalıp, kendileri oynarlar” ya da şakşakçılarıyla beraber kendilerine ait bir dünyada solucan misali yaşarlar.

Adama demezler mi; “siz, kendinizi ne sanıyorsunuz, siz, farklı bir gezegende mi yaşıyorsunuz acaba?”

Yakılmak, denize, hayvanlara atılmak gibi farklı bir inanca sahip değilseniz; sonunuz toprak değil mi?

Sonunuz, kurtçuklara, böceklere, yılanlara, çıyanlara yem olan bir bedene sahip olmak değil midir?

Sahi, siz kendinizi ne sanıyorsunuz?

***

Bazıları kirletir, bazıları temizler,

Bazıları yıkar, bazıları yapar.

Bazıları toparlar, bazıları yağmalar.

Her şey de böyle olmuyor mu?

Demek ki işler böyle yürüyor.

***

Hayat nedir?

Hayat, sadece yaşamaktan ibaret midir?

Hayatı yaşamaktan ibaret kılan şeyler (her şey) var mıdır?

Eminim herkesin kendince içerisini dolduracakları vardır.

* **

Fani dünyada, ne durumda olduğunuzu ve hayatı nasıl yaşadığınızı, nerede ve neyle uğraştığınızı bir düşünün bakalım!

Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali!..

Hayatımız boyunca, yaptığımız her işe bir kılıf hazırlıyoruz.

Sürekli bahaneler üretip, suçlayacak birilerini arıyoruz.

Nereye kadar?

Kerim BAYDAK

[email protected]