Gerçek demokratik ilke, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması demektir.”  Lord Acton

Meclis çalışmalarından sonra Cumhurbaşkanlığına sunulan anayasa değişikliği onaylandıktan sonra, YSK’nın açıkladığı 16 Nisanda millet referanduma gidecektir. Bu tarihten sonra milletin vereceği karar, ya bu sistemle devam edecek ya da yeni sistemle yoluna devam edecektir. Onun için olayı sabote etmeden anlatabilmektir. Çıkacak her karara şimdiden saygı duymak lazımdır. Bu zorlu süreçte tüm kesimler şahsi düşüncelerini bir tarafa bırakıp, aklıselim ile olaya yaklaşması lazımdır. Her vatandaş, daha önce devam eden sistemin ayrıcalıkları nelerdir, ne gibi olumlu ve olumsuz yapıları mevcuttur ve şimdi ise değiştirilen kanunların eskiye nazaran yetkileri ne derece olumlu, yapıcı ve milleti kapsamaktadır. Bu değişikler anlatıldığında sorun olmayacaktır. Gelişigüzel konuşmak kimseye bir yarar sağlamadığı gibi, insanları da kutuplaştırmanın bir anlam ve manası da yoktur. Daha ilk günde, gündeme geldiği günden bu yana içeriğini bilmeden karşı tutum sergilemek üzücü olmuştur. Bu kesimler ekranların ve yazılı medyanın önemli kişileri olunca haliyle daha çok derinden bizi üzmüştür. Bu şahısların hakkaniyetli davranması gerekirken, çalıştığı kurumun eseri olması kendilerine yakışmayan bir davranıştır. Önemli olan artısıyla eksiyle değişecek olan kanunların halkla paylaşabilmek, anlatabilmektir. Uzman kişiler tarafından tartışılan konuların sonucundan, halk da gereken cevabı verecektir. Mesele halktan kaçmak değil, halkıyla beraber yürüyebilmektir, dertleriyle hemhal olabilmektir.

Bu süreç içersinde muhalif partiler, yapılacak olan değişikliğe karşı çıkmaları bir tarafa, destek olanları da zan altında bırakmak kısır siyasetten başka bir şey değildir. Bu anlayışla hareket etmek demek, bu muhalifler öncelikle kendilerine güvenmediği gibi, seçmenine ne söyleyecekleri, nasıl karşılarına çıkacakları da kara kara düşündürmektedir. Tüm bu çıkmazların içerisine girilince çareyi başka tarafa sataşmak ve olumsuz hava yaratmak oldu, olacaktır. Tüm yaşananları herkes görüyor ve bu halk da yola kiminle devam edecekse ve onu seçeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Siyasi partilerin asıl önceliği halkın talebini göz önünde bulundurmak olacaktır, seçmenini görmezden gelmek ise her zaman yenilginin esiri olacağı değişmez gerçeğidir.

Cumhurbaşkanlığı için “evet” demek yalnızca kurum için değildir. Bu mesele; devlet, millet, vatan ve Türkiye’de yaşayan herkesin meselesidir. Bazı düşüncelerin olayı şahsa indirgemek kadar basit ve saçma bir fikir olamaz. Yaşadığımız dünyada herkesin fani olduğu bir durumda ve özellikle de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da belirtildiği gibi daha sonra gelecek olanlar için de bu tür sorunları yaşamaması içindir. Bu mesele Cumhurbaşkanlık meselesi değildir, Türkiye meselesidir. Çünkü gelişen yüzyılla beraber mevcut sistem gerek siyasi olarak gerekse de halkın ihtiyaçlarına cevap veremez duruma gelmiştir. Kurumların güçleneceği gibi bağımsız duruma geleceği de belirtilmiştir. Devlet, millet ve vatan için şüphesiz “evet” olacaktır.