Çok ufak bir şeye değinmek için bu yazıyı yazıyorum.

Martin luther: cehennemi satın aldım benimdir..!

Mmartin luther duruşma sırasında yargıçlara seslendi; ‘’insanları cehennemle korkutup, cenneti para karşığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanıza ya..!’’

Yargıçlardan biri ‘’cehennemi kim satın  alır ki? ‘’

Martin luther,’’ ben alıyorum cehennemi, neyse parası vereyim.’’

Bedava verdiler  cehennemi..!

Martin luther kapının önüne çıktı, duruşmanın sonucunu bekleyen binlerce kişiye ‘’ cehennemi satın aldım benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım merak etmeyin..!’’

Cehennem korkusu ve kilise baskısından kurtulan halk , özgür beyinlere sahip oldu. Ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce başladı.

(martin luther  1483-1546)

Şimdi de günümüze geliyorum Almanya dan bahsetmeye gerek duymuyorum, sonuçta ekonomisi sayılı, insan hakları sorunu yaşamayan, demokratik, özgür, teknolojik bir ülke…

Şimdi diyeceğim ki çünkü adamlar dindar değil, dini her şeye karıştırmıyorlar, dini gündem yapmıyorlar, üzerinde tartışmıyorlar,saygılılar herkesin yaşam hakkına, aranızda kızanlar olacak, ne diyorsun sen diye ama şöyle bir gerçek var evet dindar değiller ama ahlaklılar.

Gel gelelim Türkiye Cumhuriyetine, sahi nereye gidiyor bu ülke, avrupa ülkeleri gelişirken, bizler neden geriliyoruz. Cevap veriyorum çünkü bizler yalancılığımızı da hırsızlığımızı da din üzerinden yapıyoruz. Sanki hırsızlığı gavur yapınca kötü, ama müslüman yapınca iyi bir şeymiş gibi alkışlıyoruz.

Hatta götürene maşallah, götüremeyene inşallah diyen zihinlerimiz, ata sözlerimiz var, bundan daha büyük bir ayıp olamaz diye düşünüyorum.

Yanlış ve ya doğru kişilere göre değişen bir şey değildir. Demem o ki yanlış yanlıştır, doğru doğrudur o kadar. Kim ya da kimlerin bunu yaptığının bir önemi de yoktur.

Örnek: Bir gün Mahzumoğullarından, eşraftan Fatıma adında bir kadın hırsızlık yaptığını söyleyerek Rasulullah (asm)’a getirilir. Hırsızlığın cezası olan “elinin kesilmesi” ne hükmedilir. Fakat daha önceki gelenek ve alışkanlıklara göre Kureyş’ten olan asil bir kadın hakkında suç işlemiş olsa dahi böyle bir hüküm verilemezdi. Hükmün infazının durdurulması için Kureyş’in ileri gelenleri Hz. Peygamber (asm.)’ın çok sevdiği Usame b. Zeyd’i araya koyarak bu kadının affedilmesini istediler.

Üsame’nin böyle bir şefaatte bulunması Hz. Peygamber (asm)’a çok ağır geldi. Hemen ashabını toplayıp bu konuda şöyle hitap etti:

“Ey insanlar! Sizden evvel yaşamış toplumların neden dolayı yollarını şaşırıp saptıklarını biliyor musunuz? Asilzadeleri bir hırsızlık, haksızlık, yaptığı zaman onu affeder, zayıf ve kimsesizleri bir suç işler, bir şey çalarlarsa onları cezalandırırlardı. Allah (c.c.)’a yemin ederim ki, böylesine kötü bir hırsızlığı, suçu, Mahzum kabilesine mensup Fatıma değil, kendi kızım Fatıma yapmış olsaydı, kesinlikle onun elini de keserdim.” (Müslim, Hudud 2)

Diyen bir peygamberin ümmeti olarak hepinizi düşünmeye ve yargılamaya davet ediyorum, davetime icap edip etmemekte özgürsünüz saygı duyuyorum.

Mevzuyu getirmeye çalıştığım istediğim asıl düşüncelerim şunlar:

bana öyle geliyor ki bizler de ortaçağa doğru adım adım yürüyoruz
“Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslümana farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.” (Câmiü’s-Sağîr, 1/310) diyen peygamberimizin sözünü yavaşça kenara koyuyor ve beşik ulemalığına geçiş yapıyoruz, eğer dini bilimler, pozitif bilimlerin önüne geçer ise hızla ışid kafası hızla gelişir, insanlar katledilir, duygular sömürülür, aptallaşırız, aptallaştığımız içinde ölümle hem cezalandırılıp hem de ödüllendiriliriz, nasıl mı öldürene cennete gideceksin, huriler seni orada bekliyor denilerek. Öldürülen de bu yanlışa boyun eğip kabullenmediği için ibreti alem için katledilerek ve bizlerde sessiz kalıp izleyerek. Sonuç olarak ölüyoruz diyebilirim.

kendimize gelmeliyiz din kişiler içindir, devletler için değil, sizden olmayana yaşam hakkı vermemek bizlerin haddine değil, canı verende belli canı alması gerekende. Bizler kim oluyoruz da bilinçsizce bizi yaradana şirk koşuyoruz.

Ne kadar tuhaf değil mi cenneti bu kadar arzularken cehennemimize odun atmamız..!

Mantıklı olalım lütfen...

Ya yanacaksın ya da yakacaksın diye bir şey yok, kimsecikler yanmasın biz bu dünya ya yaşamaya geldik ölmek yada öldürmek için değil…