Çok canım sıkılıyor. Her şeye yetmeye çalışmak, aynı zamanda birden fazla yerde olmayı istemek gibi, bana nefes aldırmayan bir temponun içindeyim. Üstelik yavaşlamaya kalktığımda veya önceliği biraz kendi konforuma verdiğimde de aynı duygu, yani can sıkıntısı beni esir alıyor. Hani; aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali bir durum.

Yine sözü Üstün Dökmen’ in “ Yorgun Heykel “ den bir alıntısına getireceğim:

“İnsan, benmerkezci bir varlıktır; lüks lambasının ışığında duruyormuş gibisine, yalnızca kendisini görür, az ötesi karanlık görünür gözüne. Dünya’ yı ilk kez dolaşan Avrupalılar, iki boyutlu atlasta kendi kıtalarını yukarıya ve ortaya yerleştirdiler.- Hakları tabii, EGO( Erken Gelen Oturur ) işte. Eğer Aborjinler çizselerdi dünya haritasını, Avustralya, tersine dönmüş halde, yukarıda ve ortada olurdu. Tıpkı bunun gibi, her ülkenin tarih kitabı da kendine göredir.”

İşte, gündemimde de ben, en yukarıda ve ortada oturuyorum.Çünkü kendi tarihimi yazıyorum. Onun için zaten bütün bu can sıkıntım. Biraz kendimden çıkıp etrafımdakilere odaklansam, geçiverecek. Biliyorum. Fakat her zamanki gibi bilmek yetmiyor. Yüksek Gücümden uygulayabilmek için güç istiyorum.

“Yaşam bir sınavdır.” şeklinde baktığım anlar; sanıyorum ki, cezalandırıcı bir Tanrı var ve elindeki tokmakla her hata yaptığımı düşündüğüm anda kafama vuruyor. Diyor ki; “ Sen adam olmazsın!”

Hâlbuki , “Yaşam sadece olur ve bazen can acıtır. Tanrı tarafından acıya çarptırılmıyoruz. Bir seçimim var; Tanrı’mın benim için isteğinin iyi olduğuna ve sevildiğime inanıyorum.” Diye baktığımda ise; daha yenilir yutulur bir bakış açısı oluyor benim için.

Şimdi Argos’ la ilgili zor bir süreç. Çözümsüz değil şükürler olsun. Yaşlanmak kaçınılmaz son, ben de yaşlanıyorum. Hem kendimi koruyup hem de diğerlerine nasıl yardımcı olacağım konusunda gün geçtikçe deneyim kazanıyorum. 

Günde üç kere köye gidiyorum Argos’ un ilaçlarını içirmek için. Köye sabah alacakaranlıkta gittiğim için, bu sabah bir gençten yardım istedim belediye otobüsünde. Cep telefonuma el feneri yükledik. Yine Argos’ a deri altı enjeksiyon yapılması gerekiyor her gün, veteriner gösterdi ve ilk defa bunu deneyimledim.

İşte böyle, aslında karşıma çıkan zorluklardan canım yanıyor ama, bir o kadar da sorumluluk sahibi oluyorum. “Bedel “ sözcüğü yerine de, “ konfor alanınından çıkmak “ gibi bir bakış açısı geliştirdiğimde, o cezalandırıcı Tanrı baloncuğu da “ puff! “ diye sönüyor. Çünkü biliyorum ki, zor zamanlarda O, beni kucağında taşıyor. Teşekkürler!