KAMUOYUNUN DİKKATİNE
 
        Bizler; İmar Çalışanları Hak Sendikası İMAR HAKSEN olarak, ülkemizde son günlerde yaşanan olaylarla ilgili düşüncelerimizi, gözlemlerimizi ve önerilerimizi Türkiye Milleti ile paylaşmayı, ortaya çıkan tabloyu şahsi çıkarlarımızı bir kenara bırakarak değerlendirmeyi bir görev kabul ediyoruz. Ülkemizdeki neredeyse tüm sivil toplum örgütlerinin sustuğu, kenara çekilip yaşananlardan bir şekilde nemalanmayı beklediği bu günlerde, bizler İMAR HAKSEN olarak doğru bildiğimizi söylemeyi, hissettiklerimizi paylaşmayı, kamuoyuna sesimizi duyurmayı ve bu yaşananların ülkemize etkilerini bir başka açıdan analiz etmek istiyoruz.
          Ülkemiz, konum itibariyle dünyanın stratejik noktasında bulunmaktadır. Ortadoğu-Asya-Avrupa ve Afrika’nın kesiştiği, farklı dinlerin bir arada bulunduğu, farklı etnik köken-dil ve kültürün mozaik olarak harmanlandığı bir ülke olan Türkiye, tarihin hiçbir döneminde jeopolitik konumu nedeniyle sıradan bir devlet olmakla yetinmemiş, modern insanlık tarihinin her aşamasında tarihe kendini altın harflerle yazdırmayı görev ve sorumluluk olarak kabul etmiştir. Dönem dönem zor ve sıkıntılı zamanlar yaşayan Türk Milleti, karşılaştığı her sorunu milli birlik-bütünlük kavramını kelimenin tam anlamıyla gerçekleştirerek atlatmayı başarmış ve kıyamete kadar bu gök kubbe altında bâki kalacağını dosta düşmana göstermiştir. Cumhuriyetimizin kurucusu M.Kemal ATATÜRK’ün ve cennet mekân silah arkadaşlarının çabalarıyla modern dünyada saygın bir konumda yaşamını idame ettirmekte olan ülkemiz, ulu atamızın bize gösterdiği “muasır medeniyetler” seviyesine ulaşma ülküsünde hızla ilerlemektedir. Her demokratik ülkede yaşanabilecekler gibi ülkemiz dönem dönem sıkıntılar yaşamış ancak evrensel hukuk ve insan haklarına bağlı kalınarak bu sıkıntıların önüne geçilmesi başarılabilmiştir.
          Son günlerde ülkemizde son derece kaygı verici, dikkat çekici gelişmeler yaşanmaktadır. Halkımızın çevre duyarlılığı-doğa sevgisi bahane edilerek bir takım kötü niyetli, marjinal, bozguncu çevre ciddi ölçüde huzursuzluk çıkarmakta, 1923’ten günümüze kadar süre gelen demokratik kazanımlarımızın kaybolmasına, ülkenin birlik-beraberlik-kardeşlik hukukunun yok olmasına neden olacak gelişmeleri zorlamaktadır. Ülkemizde temel bazı kronikleşmiş sorunların olduğu, bunların hemen her gelişmiş dünya ülkesinde yaşanıldığı doğrudur. Elbette ki tüm bir ulusun bir siyasi iktidarı koşulsuz desteklemesi düşünülemez ve beklenemez. Ancak parlamenter demokrasinin yaşandığı toplumlarda muhalefet etmenin, karşı durmanın, tepki göstermenin sınırları ve yöntemleri bellidir.
          Demokratik muhalif tepki yine demokratik kurallar çerçevesinde gösterilmeli, ülkenin birliğini ve beraberliğini bozacak hareketlerden uzak durulmalıdır. Son günlerde ülkemizde yaşanan güncel olaylarda halkımızın çevre duyarlılığı konusunda gösterdiği demokratik ve iyi niyetli muhalif duruşu başka niyetleri için kullanmaya çalışan bazı odakların olduğu yüce milletimizin dikkatinden kaçmamalıdır. Her fırsatta şiddeti destekleyen-körükleyen, devlet malına, kamu malına zarar vermeyi, sivil halkın ticarethanesini talan etmeyi, eğitim öğretim kurumlarını yağmalamayı-yakmayı hiçbir meşru talep adı altında kabul etmemek gerekir. Ülkemizin yakın geçmişte yaşadığı anti demokratik uygulamaların büyük ölçüde çözülmeye başladığı, dünyanın en gelişmiş 16. Büyük ekonomisine sahip olduğu ve tüm dünyada yükselen yıldız olarak tanımlanmaya başladığı unutulmamalıdır.
          Hiç kimsenin ve grubun, hangi siyasal görüşte olursa olsun yasal sınırlar dışına çıkarak bu ülkenin huzurunu bozmaya hakkı yoktur. Demokrasilerde tüm mücadele anayasal sınırlar dahilinde yapılmalıdır. Sokak eşkıyalığı, devlet düşmanlığı sebep ne olursa olsun kabul edilecek yöntemler değildir. Hiç kimse ve grup bugünlerde ülkemizde yaşanan bir takım olayları bahane ederek ülkemizin yasal iktidarına, meclisine, onların temsiliyeti ile bu halkın büyük bir kısmına hakaret etme hakkına sahip değildir. Demokrasilerde yöneticilere yetki verme yöntemleri bellidir, demokrasinin en güzel tarafı her görevin süre ile sınırlı olmasıdır.
          Ülkemizin son dönemde yaşadığı milli birlik ve beraberliğin bazı iç ve dış odakları olumsuz yönde etkilediği, yıllardır bu ülke kaynaklarının bazı küresel güç odaklarına “faiz” adı altında peşkeş çekildiği bir dönem sonrası bu sıkıntıların tamamen bitmesine yönelik bu tarz eylemlerin fitilinin ateşlendiği dikkatten kaçmamalıdır. “Çözüm süreci” kavramının uygulamaya geçmesiyle ülkemizde son yıllarda yaşanan terör eylemlerinin sona ermesi, Türk-Kürt kardeşliğinin sağlanması çalışması içte ve dışta bazı güç odaklarını rahatsız etmektedir. Suriye’de yaşanan insanlık dışı uygulamalar, küresel ölçekte etkin olan bazı güç odaklarının bölgede güçlü bir Türkiye istememeleri ülkemize yaklaşımlarını tetiklemektedir. Bu aziz vatanın güzel insanları bu oyuna gelmemelidir. Yıllarca sağ-sol, Türk-Kürt, Alevi-Sünni çekişmelerinden büyük acılar çekmiş olan ülkemiz bir kez daha aynı hataya düşmemelidir.
          Yaşanan güncel sorunlar bize bir kez daha göstermiştir ki, ülkemizde hala çok sayıda demokrasi düşmanı, insan haklarına saygısız, bu ülkenin geleneksel yaşam tarzına, geçmişine, kültürüne saygısı olmayan bir kitlenin varlığı mevcuttur. Yakaladıkları ilk fırsatta kargaşa çıkarmaya, bozgunculuk yapmaya, halkı terörize etmeye yatkın olan bu grup demokrasiden zerre kadar nasiplenmemiştir.
          Bizler, İmar HAKSEN olarak tüm halkımızı sağduyuya davet ediyor, herkesin demokratik tepkilerini anayasal sınırlar dahilinde vermesi gerektiğine inanıyoruz. Demokratik bir ülkede hiç kimsenin özgürlüğünün bir başkasının özgürlüğünü engellememesi gerektiğine inanıyoruz. Devletin yönetici sınıfını oluşturan siyasi iktidarların da halkın demokratik taleplerini dikkate alması gerektiğini, halkı halkla beraber yönetmesi gerektiğini, asla şiddete başvurmaması gerektiğini belirtiyoruz. Saygılarımızla..
                    
                                Önder ÖZDER
                               Genel Başkan
               

 

Editör: Adıyaman Haber