Basın açıklamasının da yapıldığı protesto da sloganlarla birlikte performans sisteminin eğitim camiasında huzursuzluklara sebep olduğu dile getirildi.

Basın Açıklamasını okuyan Eğitim Bir Sen Adıyaman Şube Başkanı ve Memur Sen İl Temsilcisi Ali Deniz, Millî Eğitim Bakanlığı’nın, eğitimcilerin moral ve motivasyonunu bozacak, yüz yüze bakanları karşı karşıya getirecek, saygınlığını zedeleyecek performans değerlendirme sistemi taslağına ilişkin itirazlarının bulunduğunu belirterek iş barışına halel getiren, vicdanları yaralayan, adalet duygusunu örseleyen mülakatla sözleşmeli öğretmen atama uygulamasına yönelik eleştirilerini ve bazısı ölümle sonuçlanan şiddet olaylarını kınadıklarını dile getirdi.

"Milli Eğitim Bakanlığının uygulamakta ısrar ettiği Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi taslağı eğitim camiamızda ciddi rahatsızlıklara sebep olmuştur. Daha yürürlüğe konulmadan camiamızda moral ve motivasyonu bozan taslak bir bütün olarak incelendiğinde, eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacağı, aksine kurumsal bütünlüğü, mesleki motivasyonu, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyeceği, öğretmeni mesleğine odaklanmak yerine performans puanını yükseltme ve yazılı sınava hazırlanma eksenli bir çalışma hayatına yönlendireceği görülmektedir. Performansı ölçmek iddiasıyla öğretmenleri ayrıştıracak, kurumsal bütünlüğü, mesleki dayanışmayı, iş birliği içinde çalışma güdüsünü zedeleyecek bir uygulamanın eğitimin var olan niteliğine de bir darbe vuracağı hesaba katılmalıdır" şeklinde konuşan Ali Deniz,  "Eğitimde; öğretmen açığı, mülakatla sözleşmeli öğretmenlik, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin hizmetin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamaması ve rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi, alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunlar, öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun varken, bunlara yenilerini ekleyecek, çalışma barışını bozacak uygulamalarda ısrar etmek, yönetilmesi zor süreçlere yol açacaktır" dedi.

Hayata geçirilmek istenen performans değerlendirmesinin hukuki ve kanuni bir dayanağı bulunmadığına değinen Deniz, "Aday öğretmenlerin asli öğretmenliğe geçiş süreci hariç tutulursa, 657 sayılı Kanun ve 652 sayılı KHK başta olmak üzere, eğitim çalışanlarının statülerini düzenleyen temel düzenlemelerin hiçbiri taslakta yer alan türden bir performans değerlendirmesine imkân tanımamaktadır" dedi.

Ali Deniz sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesleğe girişte diğer kamu görevlerinden farklı olarak KPSS puanının yanında alan bilgisi sınavına ve sözlü sınava tabi tutulan, adaylık sürecinin sonunda yazılı ve sözlü bir sınava daha tabi tutulan öğretmenin, bütün bu sınav sürecinden sonra hâlâ bilgi ve beceri düzeyinin tespit edilemediğini, bu sebeple her dört yılda bir yeniden yazılı sınava ve her yıl performans puanlamasına tabi tutulması gerektiğini iddia etmek, aslında bütün bu sınav sürecinin gereksizliğini ve yersizliğini ikrar etmek anlamına gelmektedir."

"Öğretmenlerin meslekleriyle ilgili konulara ve karar alma süreçlerine dâhil edilmediği, öğretim sürecinde kullanacakları içerik, yöntem ve materyalleri seçme ve okul yönetimiyle ilgili kararlara katılma haklarının olmadığı bir süreçte salt öğretmenlerin performansını ölçmeye kalkmak, eğitimin niteliğinin artırılmasını sağlayacak sağlıklı ve işlevsel sonuçlar üretmeyecektir. Elde edilecek tek sonuç, yüksek performans puanı almak zorunda bırakılan bir öğretmen kitlesi meydana getirmek olacaktır."

Eğitim kurumlarının bulunduğu bölge, il, ilçe, çevre şartları, fiziki donanım, altyapı, öğrenci kitlesi ve ebeveynlerin sosyal, kültürel ve ekonomik konumları, eğitim yönetimi ve diğer kurumlarla ilişkiler gibi eğitime doğrudan etki eden faktörler, ülkenin tamamında eşit bir şekilde dağılmadığından ortak bir değerlendirme kriterlerinin ortaya konulması mümkün görünmemektedir. Buna rağmen performans değerlendirmesi yapmaya kalkmak, eşit imkân ve şartlara sahip olmayan kişilerin bireysel çaba ve fedakârlıklarının göz ardı edileceği, hakkaniyet boyutuyla vicdanları zedeleyen sonuçlara yol açacaktır.

Şimdi soruyoruz? Eğitim sisteminin mevcut durumu ve ortaya koyduğu sonuçlar açısından öğretmenin görevini ifasının tek başına belirleyici ölçüt olmadığı bir sistemde, politika üretenlerin ve karar alıcıların hatalarının sonuçları nasıl değerlendirilecektir? Performansa etkisi kabul edilecek midir? Bu husus tartışma konusu yapılmaksızın öğretmenlerin performansını ölçmeye kalkmak, müsebbibi olmadıkları sorunlara ilişkin soruların cevabını öğretmenlerde aramak anlamına gelecektir.

Hâlihazırda Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği çerçevesinde yapılan performans değerlendirmelerine ilişkin mahkeme kararlarında, somut bilgi ve belgeye dayanmayan değerlendirme puanlarının hukuki denetime elverişli olmadığı için hukuken korunmayacağı hususu sık sık vurgulanmıştır.

Taslağın bu şekliyle yürürlüğe konulması hâlinde dava konusu edilen her değerlendirmenin idari yargı mercilerinden döneceği, bunun da süreci işlemez ve işlevsiz kılacağına şüphe yoktur.

Eğitim çalışanları olarak endişemiz odur ki;

Bakanlığın aceleci ve plansız bir tavırla, hukuki ve kanuni dayanağı olmayan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrarı, hatalara ve mağduriyetlere yol açacaktır.

Eşit olmayan şartlarda hizmet veren öğretmenlerin yine eşit olmayan şartlara sahip değerlendiriciler tarafından eşit olmayan bir puanlamaya tabi tutulacağı bir süreç bizi beklemektedir.

Bu taslakla birlikte öğrencilerini hem hayata hem de sınavlara hazırlama hizmetlerini yürütmesi gereken öğretmenler kendi kariyerlerine yönelik sınavlara hazırlanmak şeklinde bir eğilime zorlanacaktır.

Taslak ekinde yer alan cetvellerdeki gösterge ölçütleri ve değerlendirme alanları incelendiğinde, belgelendirilmesi mümkün olmayan kişisel görüşe göre şekillenecek, soyut ve öznel ölçütler olduğu görülmektedir. Bu hâliyle bu değerlendirmelerin ölçülebilir ve denetlenebilir olmayacağı ve suistimallere kapı aralayacağı açıktır.

Kısa vadeli sonuçlar ve nispeten ölçülebilir veya matematiksel puanlamaya dökülebilen sorular üzerinden öğretmenin performansını ölçmek, bütün bir eğitim sistemini puan hesaplamaya indirgemek; insan yetiştirmeyi eğitimin gündeminden çıkarmak anlamına gelmektedir.

Bakanlığa, performans değerlendirmesini gündeminden çıkarma çağrısında bulunuyor; yönetmelik taslağının yürürlüğe konulması hâlinde, süreci işletilemez hâle getirecek eylem kararı alarak alanlara inme kararlığımızı bir kere daha vurguluyoruz.

Editör: Adıyaman Haber