Bugün, baharın müjdecisi, birlik, beraberlik ve kardeşliğin sembolü dünyanın en eski ve en zengin barış ve dostluk bayramını kutluyoruz. Nevruz, yani “Yeni Gün”, hayatın akışı içinde bireyin ve toplumun ruhunda oluşan, kırgınlıkları, hüzünleri arındırma günü.

Yaşadığımız coğrafya hiçbir coğrafyada olmayan kültürel zenginliklerle doludur. Pek çok kültür ve uygarlık bu coğrafyada doğmuş ve buradan dünyaya yayılmıştır.

Bu zenginliklere sahip olmak için pek çok topluluk tarih boyu birbiriyle çatışmış, yıllarca süren savaşlar yaşanmıştır. Ancak bir taraftan bu paylaşım kavgası sürerken, bir taraftan da farklı inançlar ve etnik yapılar bir arada yaşama olanağı bulmuş ve ortak yaşama kültürü oluşturmuşlardır. 

Ne yazık ki günümüzün siyasal aktörleri ve özellikle iktidar partisi ayrıştırma politikası izlenmekte; nefret söylemleri, sürekli ‘biz ve onlar’ ayrımcılığı, düşmanlaştırıcı ifadelerle halkımız birbirine karşı kışkırtılmaktadır.

Öte yandan bölgemiz ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Gözünü bölgemize diken emperyalist güçler bir taraftan ülkemizde etnik ve dinsel ayrımcılığı körüklerken diğer taraftan Ortadoğu’yu yeniden biçimlendirmeye çalışmaktadır. Irak, Suriye ve bütün kuzey Afrika ülkelerinde yaşananları bu bağlamda değerlendirmek gereklidir. ABD ve AB’nin bölgemizi küresel politikalarına uygun olarak yeniden düzenleme projesinin farkında olmak son derece önemlidir. Çünkü bu coğrafyanın merkezinde bulunan Türkiye, bu olaylardan en çok etkilenecek ülkedir.

Nevruz kutlamalarının sevinç ve mutluluk getirmesi yerine, çatışma ve gözyaşı getirmesi bu bağlamda düşünülmelidir. Barışın ve kardeşliğin sembolü olan Nevruz’u şiddetin bir parçası haline getirenler, yakın bir gelecekte bunun ülkemizi büyük felaketlere sürükleyebileceğinin farkında olmalıdırlar. Çünkü bu coğrafya büyük uygarlıkların ortaya çıktığı bir coğrafya olduğu gibi, büyük çatışmaların da olduğu bir coğrafyadır. Bu gerçek asla göz ardı edilmemelidir.

Bu nedenle Nevruz’a ulusal bir bütünlük içerisinde sahip çıkmak yaşadığımız çatışma konusu olan pek çok sorunu da kendiliğinden çözecektir. Bu coğrafyanın insanları, Nevruz’u ayrışmanın değil, birlik ve beraberliğin sembolü olarak kutlamalı ve yaşatmalıdır.

Emek örgütü olmanın bilinciyle vereceğimiz antiemperyalist mücadelede her zaman, ayrışmayı değil, bütünleşmeyi; çatışmayı değil uzlaşmayı ve sınıf bilinciyle ortak mücadele etmeyi savunmak gereğine yürekten inanıyoruz. Ancak o zaman Nevruzun gelişini büyük coşkuyla karşılayıp o heyecanı yaşamamız mümkün olacaktır.

Eğitim-İş olarak baharın sevincini, özgürlüğün coşkusunu ve emperyalizme karşı ortak mücadele edebilmenin heyecanını yaşadığımız Nevruz Bayramı’nı kutluyor; Ulusumuza ve tüm Ortadoğu halklarına özgürlük ve iyilik getirmesini diliyoruz.

                                                       EĞİTİM İŞ ADIYAMAN ŞUBE SİYÖNETİM KURULU

 

Editör: Adıyaman Haber