“Zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını uzaklaştırdılar.

Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar.

Yakınlaştırılan düşman dost olmadı ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman sınıfında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.” Ebu Müslüm Horasani

Bu yazımda, insanlık tarihi kadar eski ancak kavramsal olarak yeni olan bir konu olan Mobbingi anlatacağım. Konunun zarar boyutunu ve ülkemizin prangalarının daha iyi anlaşılması için somut ve güncel örneklerle açıklayacağım.

Okumakta olduğunuz bu makale alanında ilk ve tektir. Ülkeye hizmet etmenin çok çeşitli yolları vardır. Kimi silahıyla, kimi sazıyla, kimi sanatıyla, kimi aklıyla, kimi de ilmiyle ülkesine hizmet eder. Ülkemizi her alanda güçlendirmek, ilelebet hür ve bağımsız yaşatmakboynumuzun borcudur. Asırlardır bu vatanı bize emanet eden ecdad canı pahasına fedakârlık ile bunu başarmıştır. Akif ne diyordu;

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Güçlü devlet ile Mobbing kavramının ne ilgisi var denebilir. Ekonomisi ve eğitimi güçlü ülke, işsizliğin az olduğu bir ülke demektir. İşsizlik oranı ile Mobbing adeta doğru orantılıdır. Tüm dünyada ne kadar çok işsizlik var ise, o kadar Mobbing olgusuna rastlanmaktadır.

Mobbing kavramını: “İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifıze etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünüdür.” (2) şeklinde tanımlamaktayız.

Mobbing yoluyla kamu ya da özel sektör ayrımı olmaksızın işyerlerinde çalışanlara yapılan baskılar; insanlarımıza, ailelerine, işyerlerine ve ülkemize büyük zararlar vermektedir. Yapılan araştırmalarda Mobbingin ülkelere olan maliyeti milyarlarca doları bulmaktadır. Bu zararın mutlaka önlenmesi gerekmektedir.

Osmanlının yaklaşık son iki yüz yılı ile Cumhuriyetimizin tamamına yakın döneminde, özellikle kamu idaresinde büyük ölçüde uygulamaktan adeta vazgeçtiğimiz kavramlar oldu. “Dindar, mezhebdaş, tarikatdaş, ırk, kabile, arkadaş, ideolojik paydaşlık, hemşericilik” gibi kavramlar yerine, netameli coğrafyamızda ülkemiz için “Vatan ve Millet sevgisi, Değerlere bağlılık, Liyakat ve Ehliyet” esas alınmak zorundadır. Geary Rummler, “Dünyanın en iyi eğitim görmüş, motivasyonu en yüksek insanlarını işe alın ve işe yaramaz bir sistemin içine yerleştirin. Göreceksiniz, her seferinde kazanan sistem olacaktır.” diyor.

Ülkemizin “2023” ve “2071” gibi muhteşem hedeflerine “Vatan ve Millet sevgisi, değerlere bağlılık, liyakat ve ehliyet” sistemi esas alınarak ve daha çok çalışarak ulaşılabileceği unutulmamalıdır. Yüce Allah Nisa Suresi 58. Ayetinde şöyle buyuruyor: “Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” Ancak kamu ve özel sektör atamaları bu ölçütlere göre yapılamamıştır. Bu nedenle başarılı, çalışkan, yenilikçi, vatan ve millet uğruna canını verebilen ve ülkesinin hizmetkârı olan insanlar -ismi gayretlerimizle henüz duyulmaya başlansa da- Mobbing uygulanarak pasifize etmektedirler. Kavramsal olarak bilinmese de olgu olarak gerçekleştirmektedirler.

Mobbing kavramı İngilizce “çete” anlamına gelmektedir. Yani Mobbing, çetenin yaptığı zulümdür. Kimi zaman bir kişi tarafından, kimi zaman da birden çok kişi tarafından organize ve sistematik olarak bezdirmek amacıyla yapılmaktadır. Ülkemizin en az son yirmi yılına damga vuran küresel bir örgüt olan “FETÖ ‘nün” kamu ve özel sektörde uyguladığı yöntemler, Mobbing literatürüne inanılmaz boyutta çirkin yeni davranışlar eklemiştir. Bu örgüt, özellikle kamu idaresinde başarılı, vatan ve millet sevdalısı birçok insana yönelik; namus, farklı ideolojik karalamalar, yaptığı hataları özellikle ortaya çıkarma, yanlış yapmaya zorlama, iftira atma, dedikodu yapma, yok sayma, kendi cemaatinden olmayana ayrımcılık yapma, mensupları lehine kayırmacılık, evraklarını çalma, tapeler, yalancı gizli şahitlik, medya yoluyla itibarsızlaştırma gibi akıl almaz yöntemler uygulamıştır. Bu yöntemlerle devlet gücünü kullanarak her kademedeki kamu ve özel sektör mensuplarını kendilerine mahkûm ettirmeyi hedeflemişlerdir. Memurların tayin ve terfi durumları, işletmelerin para kazanma imkânlarını neredeyse yok edecek güce ulaşmışlardır. Önemli görevlerde olan kişileri etkisiz hale getirip kendi örgüt mensuplarını “entelektüel, başarılı ve adeta bulunmaz Hint kumaşı” gibi lanse ederek atanmalarını sağlamışlardır. Özellikle kurumların üst kademelerinde yükselebilecek olan kişileri de karalamalar yaparak veya olmadık sebeplerle teftiş kurullarını devreye koyarak, uydurma suç isnatları ile cezalandırıp ön kesmede bulunmuşlardır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda maaş kesim cezası alan memur 5 yıl boyunca, kademe ilerleme cezası alanlar ise 10 yıl boyunca asla yükselemezler. Bu da örgüt mensuplarına zaman kazandırmak anlamına gelmektedir. Bu durumlardan faydalanarak istedikleri örgüt üyelerini devletin kilit noktalarına yerleştirmek için imkân oluşturmuşlardır.

Özel sektörün iş ve işlemlerinin çoğu kamu idaresi tarafından onaylandığına göre, kamuda yaşanan sorunlar büyük ölçüde özel sektöre de sirayet etmiştir. FETÖ, kamu idaresindeki örgüt mensuplarını özel sektördeki örgüt mensupları ile eş güdümlü çalıştırarak önemli imkânlara sahip olmuştur. Kamudaki mensupları marifetiyle kendilerine hizmet edecek olan işletmeleri büyütüp, muhalif olanların ise yasal faaliyetlerinde zorluklar, yüklü cezalar ve çeşitli iftiralarla büyümeleri engellenmiş hatta iflas etmelerine yol açmışlardır. Ayrıca tüm bu davranışların “kul hakkı” olduğu da bilinmelidir.

FETÖ mensuplarının gücü, kamuda yapılan ihraçlardan bariz bir şekilde anlaşılmaktadır. TSK, MEB, Üniversiteler, Dışişleri, Maliye, Adalet, Emniyet, BTK, SGK başta olmak üzere tüm kamu kurumlarında yuvalanmışlardır. İslam’ın hizmetkârlığını yapan milletimizi ve devletimizi kuklacılarına peşkeş çeken FETÖ mensuplarının hainlikleri, Allah’ın yardımı, milletin fedakârlığı ve dünyanın dört bir yanındaki mazlumların duası ile bertaraf edilmektedir. Bu durumu Hadisi Şerif şu şekilde anlatmaktadır: “Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur” (Buhari-Müslim).

FETÖ, devletteki yapılanma gücünü kullanarak kamu ve özel sektörde örgütsel Mobbing uygulamıştır. Mobbinge maruz kalan ülkemizin kıymetli evlatları, kendisine uygulanan yöntemin Mobbing olduğunun farkına bile varamamışlardır. Devletimin kararları karşısında “boynum kıldan incedir” yüceliği ile köşelerine çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu baskılarla mücadele eden kimi insanlar ise deli, sorunlu biri vb. olarak damgalanarak öz çevrelerinden dahi uzaklaştırılarak yalnızlaştırılmışlardır. Böylesi yetişmiş vatan evlatlarının sağlıkları, aile bütünlükleri bozulmuş, iş gördükleri işletmeler zarara uğramış ve sonuç olarak devletimiz zarar görmüş/ görmektedir.

Mehmet Akif Ersoy’un bir tespiti var:

Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen;
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım geri şunu desen;
Bir Sinan gerek bir de Süleyman gerek.

FETÖ, işyerlerinde ve toplumdaki güveni bitirmekle kalmamış, büyük imkân ve emeklerle yetişen insanları hoyratça ve haince yok etmiştir. Bu değerlerimizi tekrar kazanmak kolay olmamakla beraber ümitsizliğe de asla yer yoktur. Milletimizin feraseti muhteşem olup, gemi kaptanımızın da Oğuz Kağan’dan Abdülhamid’e süregelen gelenekten geldiği unutulmamalıdır.

Kaynaklar:

(1) http://www.ozelburoistihbarat.com/milli-sorunlar-dosyasi/milli-sorunlar-dosyasi-orhan- karakoc-turkiyenin-en-buyuk-dusmanlari-am-2420, (E.T. 25.06.2017, Saat:23.00)

  1. İ.Akgün, Çalışma Hayatının Vebası Mobbing, Öz Ağaç İş Yayınları, 2016