Atatürk, Osmanlı Devleti’nin saltanat anlayışına dayanan, kalıplaşmış düşünceyi ve ümmet toplum anlayışını rehber alan yönetim anlayışa son verdi. Halk egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Yurttaşlara, ırk, dil, din, renk ve cinsiyet ayırımı gözetmeksizin bilgi, beceri, liyakat, yetenek ve emeklerine göre yükselme fırsatı sunuldu.

Atatürk’ün Kurduğu Cumhuriyet’in ve Yaptığı Devrimlerin Sunduğu Fırsatları Sayesinde:

Selanik’ten Ali Rıza Bey’in oğlu Mustafa Kemal Atatürk;

Bitlisli Reşit Efendi’nin oğlu İsmet İnönü Başbakan;

Bursa Gemlik Umurbey köyünden Abdullah Fehmi Efendi’nin oğlu Celal Bayar;

Malatya’dan Banka Memuru Mehmet Sıddık Özal’ın oğlu Turgut Özal;

Isparta Atabey İslamköy’den Hacı Yahya Demirel’in oğlu Süleyman Demirel;

Afyon’dan öğretmen Nüzhet Sezer’in oğlu Ahmet Necdet Sezer;

Kayseri’den Ahmet Hamdi Gül’ün oğlu Abdullah Gül;

Rize Güneysu Köyü’nden Ahmet Erdoğan’ın oğlu Recep Tayyip Erdoğan;

Cumhurbaşkanı ve başbakan olabildiler.

Sıradan halk çocukları Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Günaltay başbakan olabildi.

Aydın’dan İbrahim Ethem Bey’in oğlu Adanan Menderes;

Kastamonu’dan Ahmet Fahri Ecevit’in oğlu Bülent Ecevit;

Van’da toprak sahibi bir babanın oğlu olan Ferit Melen;

Erzincan’dan Ömer Akbulut’un oğlu Yıldırım Akbulut;

Selanikli Hüseyin Necati Çillerin Kızı Tansu Çiller;

Sinop’tan Mehmet Sabri Bey’in oğlu Necmettin Erbakan;

Rize’den Hasan Yılmaz’ın oğlu Mesut Yılmaz;

Taşkent’ten tekstil ticaretiyle uğraşan Mehmet Davutoğlu’nun oğlu Ahmet Davutoğlu, Erzincanlı Topal Dursun’un oğlu Binali Yıldırım başbakan olabildi.

Benzer şekilde 1923-1965 arasında onlarca kalk çocukları TBMM Başkanı olabildi.

Diyarbakır’ın Lice’den bir çiftçinin oğlu Hikmet Çetin,

Bursa’dan astsubay İbrahim Arınç’ın oğlu Bülent Arınç,

Karabük’ten Abdullah Şahin’in oğlu Mehmet Ali Şahin,

Hacı Mehmet Çiçek’in oğlu kara lastikli Anadolu’nun kavruk insan Cemil Çiçek Meclis Başkanı olabildi.

Atatürk ve Devrim Karşıtı Rizeli İsmail Kahraman Meclis Başkanı oldu.

Türk kadınları, Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Japonya kadınlarından çok daha önce seçme ve seçilme haklarına kavuştular.

8 Şubat 1935 tarihinde yapılan genel seçimlerde 18 Kadın, milletvekili oldu.

İstanbul’dan Nermin Neftçi,

Denizli’den Süreyya Beyin kızı Güldal Mumcu,

İzmit Gündoğdu’dan Tahir Ömer Beyin kızı Meral Akşener,

Trabzon Maçka'dan Hasan Şefik’in Kızı Ayşe Nur Bahçekapılı,

Hakkârili Halis’ın kızı Pervin Buldan, Meclis Başkan Vekili olabildi.

Prof. Dr. Türkan Akyol, sağlık bakanı (Türkiye’nin ilk kadın bakanı),

Karaman’ın Ayrancı İlçesi’nden Ferit Çubukçu’nun kızı Nimet Baş, Milletvekili, Milli Eğitim Bakanı, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı;

Gaziantep’ten Mustafa Bey’in kızı Fatma Şahin, Milletvekili, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı;

İstanbul Üsküdar’dan Mehmet Bey’in kızı Ayşenur İslam Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı,nice kadın ve erkekler sıradan halkın çocukları milletvekili, bakan, meclis başkan yardımcısı olabildiler.

Yetim okulunda yetişen Urfa’lı bir yurttaşın oğlu Gürer Aykal, dünyanın en yüksek müzik sanatı olarak kabul edilen klasik müzikte, dünyada da şeflik yapabilecek bir düzeye ulaşabildi. Ankaralı Ahmet Say’ın oğlu Fazıl Say, dünyanın en büyük klasik müzik sanatçısından birisi olabildi.

Güher-Süher Pakinel kardeşler Dünyanın önde gelen piyano virtüözü olabildiler

Ankara Koçhisarlı bir babanın, Erzincanlı bir annenin kız İdil Biret, dünyanın en önemli klasik müzik sanatçıları arasında yer alabildi.

Adanalı Nuri Kan’ın kızı Suna Kan, dünyanın en büyük keman sanatçıları arasında yer alabildi.

Kayserili, İhsan Sabancı’nın kızı Güler Sabancı, dünyanın en güçlü 100 kadını listesine girebildi.

Bayburtlu Aydın Doğan’ın kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ,

Ayvalıklı bir yurttaşın kızı Ümit Boyner,

Trabzon’dan bir yurttaşın kızı Cansen Başaran–Symes,

İş kadını ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı (TÜSİAD) olabildi.

Benim de içinde yer aldığım binlerce kız ve erkek sıradan halk çocuğu, okuma olanağı buldu. Siyasetçi, yönetici, sanatçı, bilim adamı, yazar, gazeteci, iş adamı, sendikacı… olabildi.

Atatürk’ün kesip çöpe attığı tırnağı kadar bu ülkeye bir hizmetleri ve yararları olmayan, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sunduğu fırsatlarından yararlanarak okuyan, nimetlenen bazı kişilerin Atatürk’e, mübarek annesine ve evlatlığına saldırmalarını ve bu saldırıları sessiz kalarak onaylayanları ve alkışlayanları şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum.