Bizim insanımız güce, güçlüye hayrandır. Bizim insanımız etikete, koltuğa, makama da meraklıdır, hayrandır. Gençleri marka düşkünlüğü ile suçlayan büyüklerin, güçlüye, koltuğa, makama hayranlığı gençlerin marka düşkünlüğünden daha tehlikelidir. Üstelik bunun okumuş, cahil ayrımı da yoktur. Her kesimden her meslekten insanımız yukarıda saydıklarıma karşı zafiyet gösterir. Tabi istisnalar hariç.

Seyretmedim ama duyduğuma göre tv.deki bir tartışma programında iliştirilmiş gazetecinin biri orada bulunanlara kızarak AKP genel başkanını kastederek ona biat edeceksiniz, ona boyun eğeceksiniz diye kükremiş.

İnanın hiçbir makam hiçbir mevki, hiçbir miktar bu kadar küçülmeye değmez. Göreceksiniz bu iktidar değiştiğinde gazeteci kılıklı iliştirilmişlerin çoğu ben demiştim yarışına girip kıvırmaya başlayacaklar.

Bizde etiket merakı bu iktidar ile başlamadı, öncesinde de vardı ama bunlar ile birlikte tavan yaptı.

Şimdi size geçmişten bir anımı anlatacağım…

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. O dönemde Özal’ın hukuksuzluğuna Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Özden karşı çıkıyor. Özal hukuksuzlukta direniyor, Özden ise yetkileri çerçevesinde karşı çıkıyor. Bu hengâme içerisinde Özal, Özden’e ağır sözlerle, şer cephesi ithamlarıyla yüklenince bir vatandaş olarak dayanamayarak tepki vermem gerektiğine inanarak Cumhurbaşkanına eleştiri, Anayasa Mahkemesi Başkanına da destek amaçlı telgraf çekmek ( o dönem şimdiki gibi elektronik posta olmadığından en keskin mesaj telgraf ile verilirdi) için metin yazmaya başladım. Dükkânımda bu metni hazırlarken içeriye dükkân komşum oto elektrikçisi, yakın zamanda rahmetli olan Hacı Bayram Güneş girdi. ‘yine ne yazıyorsun’ diye sorunca ben de konuyu özetledim ve telgraf metinlerini gösterdim. Hacı Bayram Güneş, Anayasa Mahkemesi Başkanına yazdığım destek telgrafını kastederek ben de göndereceğim dedi. Nasıl oldu hatırlamıyorum kendiliğinden gelişen bir ortamda duyan geldi ve bir de baktım ki 30 a yakın kişi postanede telgraf için sıraya girmişiz. Tabi çoğu kişi sadece Yekta Güngör Özden için telgraf çekti. Diğer metni yani Turgut Özal için yazdığım metni biraz ağır bulduklarından göndermeye çekindiler. Ama önemli değil bu da bir gelişme benim için.

Bir süre sonra Hacı Bayram Güneş’e Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden tarafından teşekkür yazısı geldi. Diğer telgraf çekenler için bir geri dönüş olmadı. Bunun sebebi ise o dönem Hacı Bayram Güneş Belediye Meclis Üyesi idi ve telgraf çekerken bu unvanını kullanmıştı.

Demem o ki: etiket sevdası okumuşunda da var cahilinde de, sağcısında da var solcusunda da. Aradaki fark solcular bir yerden sonra asi, muhalif yanlarını öne çıkarıp karşı çıkar isyan ederler. Sonuna kadar boyun eğen solcu değildir kendilerini öyle tanımlasalar da aslında onlar solcumsu salaklardır.

Diğer cenahta ise ölümüne biat, ölümüne boyun eğme vardır. Ta ki güç el değiştirene kadar.

Ama yine söylüyorum hiçbir makam, hiçbir koltuk suçun, suçlunun önünde yatmaya değmez.