Annemin mevzuu yaratamayınca sarıldığı bir söz oldu “ Böyle işte”.Ben coronalı günlerde fark ettim bunu. Öncesi var mıydı? Bilmiyorum.

İlla karşımızdaki ile iletişime geçme zorunluluğu bize aitmiş gibi nasıl da çaba gösteririz.Anlıyorum onu.Misafir baş tacı edilmelidir ki… Bana göre ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duymadır. Elzem midir?

Susma hakkımızı kullanabilir miyiz?Çünkü çift yönlü bir alışverişse sohbet niye kendimizi konuşan olmak için zorlarız. Kendi adıma konuşayım hadi, niye zorlarım?Hadi kızarıp bozarsam da bazen susarım. Fakat başardım, ihtiyacım azaldı diyemem ki.Çünkü çırpınışlarım ortada, diğer alanlarda. O boşluğu bu sefer gönüllü işlerle dolduracağım diye kendimi zorlarım. Kısacası yine laf dönüp dolaşır gelir ölüme. Ondan kaçış yok, onu sohbetle oyalayıp kurtuluşa yelken açamayız.

Bir kez daha duygusal bağ kurduğum bir canlıyı yitirme korkusu yaşıyorum. İki kere doğum yapıp yavrularını kaybeden, kendini helak eden sokak kedisi Beyaz’ ı dün kısırlaştırdık. Kendisi çok genç olduğu için yavrularını koruyamadığı bilgisiyle hareket ettik.Çok hırçın olduğu için de dişlerine bakıp yaş tahmininde bulunamadık. Derken tablo oldukça şaşırtıcıydı. Meğer Beyaz’ ın ağzında  sağ tarafta kala kala dört diş kalmış. Onlar da sağlıklı değil. En az altı yaş diyor veteriner. Bu yaş ameliyat için çok riskliymiş. Narkozun etkisinden çıktığı için şimdilik kefeni yırttı dedi veteriner. Fakat ilk 24 saat ve sonrası için tablo nasıl gelişir, bilemiyorum.

Uykusuz geçen bir gece daha. Hayırlara vesile olsun inşallah. Yaşamak zor geliyor vesselam. Fakat ölüme de koşmaya gerek yok. Nasıl olsa o her canlı için kaçınılmaz son. O yüzden annemin de dışarıya çıkamadığı için sohbet etmekte çektiği zorluğun farkındayım. Gayretini de saygıyla karşılıyorum.Ona kızıyorum zaman zaman, konuşmayı unutacaksın diye. Ben sanki farklı bir şey mi yapıyorum. Yazmayı tercih etmem kendimle sohbet, başkalarıyla değil ki.Böyle işte.