-"ONLARCA GRUP, KUR'AN'IN EMRİ DİYE ÖLDÜRMEMİZİ EMREDİYOR"

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Doktora Öğrencisi Kaplan, doktora çalışması olarak, ülkesinde yaşanan  iç savaş nedeniyle Suriye'den Türkiye'ye kaçış sürecini kaleme aldı.

Kaplan, Türkiye'de yaşamayı planlamadıklarını, hazır oldukları bir durum olmadığını belirterek, Ülkemizde güvenli zannettiğimiz şehirlerimizde kendi hayat hedeflerimize göre yaşamaktaydık. Etrafımızda güvendiğimiz ailemiz, minnetle bağlı olduğumuz devletimiz ve ona sığındığımız yaratıcımız vardı."dedi.

 Bir fırtınanın pırıl pırıl gökyüzünü karla boranla doldurması gibi bulutları seyrettikleri ve üzerlerine bereket vadeden yağmurların yağdığı gökyüzünden bombalar yağmaya başladığını anlatan Kaplan, şunları ifade etti:

"Bize tarafımızı sormadılar. Aynı anda her köşe başında eli silahlı çeteler, savaş lortları peyda oldu. Her yönden öldürmeye davet ediliyorduk. Taraf olduğunuzda diğer herkesi sorgulamadan düşman kabul edip günahsız insanlara kıymanız gerekiyordu. Taraf olduğunuzda bütün aile fertleriniz sizin yüzünüzden diğerlerinin hedefi olduğu kirli bir oyundu Suriye’deki... Herkes birbirini boğazlıyor, onlarca grup Kuran'nın emri diye öldürmemizi emrediyor, devlet bildiğimiz şey bize kimdensin diye sormuyordu bile.

Yaşadığın yer düşman toprağı kabul edilip bombalanıyordu. İşte bu şartlar altında Türkiye’ ye sığındık. Biz gösterişli uçaklarla hava meydanlarına inen turistler değildik. Sevdiklerinin yarısını kaybetmiş üzülmeye bile vakti olmayan yılgın, bıkkın, güvensiz kitlelerdik. Bizi biz öldürüyorduk. Düşman kimdi? Dün diz dize çay içip sohbet ettiğin arkadaşın, kapı komşun, öğretmenin ya da kimi zaman öz kardeşindi."

Türkiye'ye plansız geldiklerine değinen Kaplan, "Türkiye cumhuriyeti büyük bir alicenaplık gösterip bizi aldı, bağrına bastı. Biz planlı gelmemiştik. Belki evdeki ocağı kapatacak, bir valiz hazırlayacak zamanımız da olmamıştı. Türkiye’ de ne kadar kalacağımızı bırakın sınıra ulaşabileceğimizi bile bilmiyorduk. Gelenler ülkesinde onurlu yaşayan kimseye muhtaç olmayan insanlardı. Gelenler yetimler, dullar, öksüzlerdi. Zulüm görmüş insanlardı. Geldik ve yıllar geçti. Binlerce yetim sahipsiz ülkelerindeki kontrol mekanizmalarından uzak sokakta yetiştiler. Türkiye’ de ergen oldular. Ne kendi kültürlerini ne de Türk kültürünü öğrenebildiler."şeklinde ifade etti.

-"TÜRKİYE'DEKİ EKONOMİK SIKINTININ TEK SEBEBİ OLARAK GÖRÜLDÜK"

 Kaplan, Suriyelilerin öncelikle kendi yakın çevrelerine sahip olmaya çalıştıklarını ancak bütün toplum bağların zayıfladığını kaydetti.

Her Suriyeliyi kuşatacak eğitecek bir güce sahip olmadıklarını dile getiren Kaplan, şöyle devam etti:

"Bu bizim içinde bulunduğumuz durum. Bu zor durum yetmiyormuş gibi Türkiye'deki demokratik düşünceyi aşan bir çekişmenin nesnesi haline geldik. Türkiye'de bulunduğumuz 8 yıl içerisinde birçok seçim ortamına şahit olduk. Suriye'de iken serbest seçimi özlerdik ama Türkiye’ de o kadar kolay olmadığını gördük. Her kesim sonuç almak için her fırsatı ahlaki olsun olmasın kullanıyor. Türkiye'deki ekonomik sıkıntının tek sebebi olarak görüldük. Oysa Suriyeliler, çöpten atık madde toplamaktan, binlerce kişinin çalıştığı büyük fabrikalar açmaya kadar her alanda varlar.

Suriyeliler tarafından kurulan binlerce işletme devlete vergi veriyor ve istihdam ettiği insanlarla emek piyasasına katkıda bulunuyor. Milyonlarca Suriye, Türk kardeşlerinin evlerinde kiracı olarak oturuyor. Çoğu zaman da evin kabul edilir kira bedelinden daha yüksek ödeme yapıyor. Türkiye'nin sosyal sorunlarına yenilerini katmadığımızı düşünüyoruz. Ama Türk kardeşlerimiz bilmelidirler ki beş parmağın beşi de bir değil. Milyonlarca sığınmacının hepsi aynı değil. Muhtemelen Türklerle aramızı bozmak isteten kimi örgütlerin destekçisi olan Suriyeliler de vardır."

-"SURİYELİLERLE İLGİLİ GELİŞİGÜZEL HABERLER YER ALMAKTADIR"

Ulusal basından rast gele seçtiğin 30 haberden 21 tanesinin Suriyelileri karalayan yanlı haberlerden oluştuğunun altını çizen Kaplan, "5 tanesi Suriyeliler lehine yalnız 4 tanesi tarafsız haber olduğunu üzülerek gördüm. Her gün televizyonda, yazılı basında veya sosyal medyada Suriyelilerle ilgili gelişi güzel haberler yer almaktadır. Haberciliğin en temel ilkesi olan 5N -1K kurallarını ihlal eden hiçbir araştırmaya dayanmayan bu haberler tamamen bir algı yaratma operasyonu olarak işlemektedir. Habere konu olan hiçbir olayda Suriyelilere mikrofon uzatılmamış, hiçbir şey sorulmuş derinlemesine araştırılmamıştır. Suriyeli sözcüğü üzerinden bir algı oluşturulup bütün sığınmacılar Türkiye’nin alicenaplığına ihanet eden işe yaramaz insanlar olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Suriyeliler çektikleri o kadar acının yanı sıra bu algıyı oyununu hak etmiyorlar. İşin en acı yönü de kendimizi ifade edebileceğimiz, savunabileceğimiz hiçbir ortamın bulunmamasıdır."diye ifade etti.

-"PROBLEM BİTTİĞİNDE ÜLKEMİZE DÖNECEĞİZ"

Kötü olan herşeyi unutup Türk kardeşleri tanımanın hazzını hissedeceklerini kaydeden Kaplan, şunları kaydetti:

"Suriye'deki problem bittiğinde ülkemize döneceğiz. Kötü her şeyi unutup Türk kardeşlerinizi tanımanın hazzını hissedeceğiz. Türkiye'de doğan kuşaklar Türkçeyi Arapçalarından daha iyi konuşuyorlar. Biz size yük olmak istemezdik, bir pazarlığın parçası olmak istemezdik. Biz Türkçe biliyoruz. Sanki biz anlamayan yarı insan mahluklarmışız gibi etrafımızda konuşulanlardan ülke gündeminden bihabermişiz gibi davranılması bizi yaralıyor. Suriye'den bir savaşın nesnesi olmamak için Türkiye’ ye geldik burada kökü maziye dayanan bir hizipleşmenin nesnesi olduk.

Suriyeliler de üzülen, alınan, gönül koyan, kırılan insanlardır. Resmi açıklamaların büyük bir kısmında Suriyeliler bolca para harcanılan birer yük olarak görünmektedir. İşin gerçeği bu resmi açıklamalar Türk halkındaki yanlış algının oluşmasına sebep olmaktadır. Resmi açıklama yapan kişilere muhalif olan olanlar alabildiğine geniş ve yıkıcı bir saldırı ile Suriyelileri Türkiye’nin geleceği için bir tehdit olarak göstermektedirler. 

Suriyeliler, birlik içinde hareket etmeyen bireysel olarak var olmaya çalışan ve ülkelerindeki savaş bittiğinde geri dönmenin hayali ile yaşayan insanlardır. Biz bir diktatörlük halkıyız organize olamayız, birlikte hareket edemeyiz. O nedenle sesimiz çıkmıyor, o nedenle hakkımızdaki iftiralara cevap verecek bir platform oluşturamıyoruz.  Suriyeli sığınmacıların mevcut durumu çok yönlü ele alınması gereken derin bir sorundur. Bu yazı uzun bir çalışmanın heyecanlı, duygusal girişidir. Bu girişi şu cümle ile bitirmek isterim.Türk kardeşlerimiz minnettarız ama biz de insanız."

Kaynak : PHA
Kaynak: pha