“Biz “ olmaktan yola çıktık “ ben “ e doğru. Halk sağlığından yola çıktık kendi sağlığımıza doğru. Ne zor iş!

Evet, kendi adıma konuşmak belki daha doğru olacak; ama genelde yaşdaşlarımla ettiğim samimi sohbetlerde böyle bir yol çıktı karşıma.

İçime sinmedi, ben yine kendi adıma konuşayım o zaman. Yer, kişi adları belirtmek istemediğim ayrıntılar. Birkaç kere yemek yediğim bir yer ve hizmet eden bir erkek işletmeci. Ayran istedim içecek olarak.”Size veremem.” Dedi. Neden? “ Tarihi geçti ondan.”

Ben, bunu aynı gruba dâhil olmanın mı, yoksa flörtüz bir davranış mı olduğunun ayırtına varamadım. O şaşkınlıkla; “ Öyle ise ben de bir şey içmemektense, hadi soda içeyim. “ dedim. İnsani boyutta jestine mukabil. Yedim, içtim, kalktım. Fakat hep aklımda çakılı kaldı tavrım. Doğru mu yaptım? Sorusuyla birlikte.

O sıralar elimde okuduğum kitapta, Virginia Woolf’tan bir alıntıya rastladım. Bütün Öyküleri’nden “Birlikte ve Ayrı “ adlı öyküsünden yapılmış alıntı. Aynen aktarıyorum:

“Bir yabancıyla karşılaştığında umutlarının tazelendiğini hissediyordu, çünkü yabancılar beklentileri karşılayamamış olduğunu söyleyemezlerdi ve onun çekiciliğine kapılmaları ona yeni bir başlangıç şansı verebilirdi- Elli yaşında!”

Ben de sadece kişiye Birinci tekil şahıs eki(-m) eklerim ve sonuna da Elli dokuz yaşında derim ve aynı cümlelere imzamı atarım. Teşekkürler.