Bulunduğumuz yerde ki ya da hiç görmediğimiz insanları, Türkiye’mizi tanıdığımız için biliriz. Ailelerin yüzde doksanı,  çocukların temel ihtiyaçlarını(yeme, giyinme, barınma) karşıladıktan sonra kalplerini,  yani yürek yangınlarını nasıl söndüreceklerini bilmiyorlar.

Özellikle okul öncesi dönemde,  duygusal yönden ihmal edilmiş çocukların beynindeki korteks bölge,  diğer çocuklardan daha küçük olur. Bu durumun bence tedavisi çocukların sevgi dolu ortamda yetişmeleridir. Bu tür ortamlar beyinde büyüme hormonunun salgılanmasına da neden olur.

Çocuklarda gelişim evreleri vardır. Yetişkin olarak bizler, nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz. Geleceğimiz olan çocuklar, nasıl davranışlar sergileyeceklerini bilmiyorlar. Yani çocuk büyüyor gözümüzde,  onun gelişim olduğunu bilmiyoruz. Seviyor, ruhunu doyurduğunu bilmiyoruz. Her gün farklı tepkiler veriyor, kişiliğini oturtmaya çalıştığını bilmiyoruz.

Çocuklarımız arasında sevgi köprüsü kurmamız,  sevecen ve anlayışlı,  anne-baba olmamız davranış değiştirmede etkili olur. Sadece küçük adımlarla ilerlememiz ve zamana ihtiyacımız var.

Üzerinde durmaya çalıştığım asıl önemli konu olan duygusal zekâ iken,  bilişsel zekânın peşinden koşup, anne baba olarak çocuklarımıza yanlış bilgiler yüklememizdir. Şu bir gerçek ki duygusal ve ruhsal yönden çocukların gelişimi, okul öncesi dönemde temelleri atılıyor. Bu dönemi sağlıklı geçiren çocuklar, okul hayatlarında da başarılı olurlar. Öğretmenlerde bu sayede kendi işlerini yaparlar. Farkında olmadığımız; eğitimin asıl rolü düşmüşü kurtarmak değil, düşmeye engel olmaktır.