Günümüz siyasetçileri, belli zorluklar karşısında, yerleşmiş toplumsal kuralları dinlemeden, yılın belli aylarında göç eden leylekler gibi! Leylekler Soğuk havayı sevmediklerinden dolayı, güneye doğru, süzüle süzüle göç eder. Halk arasında güneye doğru gittiklerinden dolayı “HACCA” gittikleri de söylenir!  Zannetme üzerine tahminler yürütülür.  Leylekler soğuk  hava kaygısı hissettiği anda, hemen havalanıp Afrika’ya kadar gider. Havalar  düzelirse de tekrar göç ettiği yerlere doğru geri dönüş yapar. İklime göre tutum belirler içgüdüleri! Ya günümüz siyasetçileri neden karakter göçü yaşar? EGO’su tatmin edilmediğinde leylekler gibi neden başka bir mecraya kanatlanır. Umduğunu bulamayınca, kendi menfaati için uygun iklimi bulamadığı anda neden kanatlanıp, aday edilse mücadele edeceği kişilerin ortağı olur ? Siyaset ahlaki anlamda züccaciyeye giren fil gibi şu aralar! 

Uzun zamandan beri siyasetin bu kadar ahlaksız, bu kadar onursuz olduğu başka hiç bir dönem olmadı. Leylekleri kıskandıracak reddede karakter göçü yaşayan koca koca adamların siyasetteki izdüşümleri, toplum hayatını rezil etmeye doğru aldıkları yol,  kanalizasyon pisliğine eşdeğer! Yalakalığın,  benim adamım siyaset tarzlarının, mahalle ağzıyla irinlerini siyaset dünyasına boca edenlerin cirit attığı şu zamanda,  belediye başkanlığı için aday yapılmayanların içinde tuttuğu kişiliklerini anında ortaya atmaları, taklacılık değil midir?  Leyleklerin içgüdüyle havalanıp süzüle süzüle hacı olmaya gittiğine inanılan şu durumda her dönem maske takıp çıkarları uğruna girmediği kılık kalmayan taklacı guguk kuşlarının benden başka kimse yeterli değil hastalıkları, şu son yerel seçimde iyice belirginleşti. Yeri geldiği zaman dava adamıyız, kişiler  önemli değil, fikrimiz önemli diyen son dönem maskaralıkların, aday yapılmayınca belden aşağı savurdukları toplumsal ahlaksızlık kurşunları, ar damarlarını çatlatıyor! Memleket için yola çıktıklarını, hizmet etmek için çırpındıklarını söyleyen aynı parti mensubu olmalarına rağmen seçenekler arasında halkın istediği kişi belirlenince guguk kuşu misali partilerine ateş püskürmeleri, hangi ahlak anlayışıyla bağdaşır. Amaç eğer gerçekten illerin yada ilçelerin  gelişimiyse kendisini dev aynasında gören kibir abidelerinin, bu memlekete verecekleri hiç bir şey yoktur. Ceplerinde para sesiyle hayat bulan, rant uğruna halkın duygularını sömürecek karaktersizlerin varlığını şu son dönem siyasetlerinde  o kadar çok rastlar hale geldik ki, her şeyi kabullenir hale geldik. Beş yılda bir utanmadan hep aynı maskelerle dava arkadaşıyız diye başlayıp, hakaretlerle  son bulan edepsiz ahlaksız cümlelere maruz kalan seçmenlerin suçu nedir? Belli bir yaşa gelmiş, yıllarca siyasetle uğraşıp, memlekete hiç katkısı olmayanların, hizip diye kendi mecrasını topa tutmaları olgunluk mudur? Siyasette zengin olanın “Başkan” seçilmesine kendi dünyasında karar verenlerin, tercih kendisinden yana kullanılmadığında büründükleri acınası tavra ne demeli? Kaybettiklerinde hemen kanatlanıp zorluklardan kaçan, emek vermeden tepeden inmeci bakış açılarıyla Başkan seçileceğini zanneden, zavallı guguk kuşlarının, halkın tercihi aday yapılan adaylara kıskançlık ve kibir üzerinden bodoslama dalmaları hangi dava bilincinin eseridir? Partisinden aday gösterilmek için havada karada heryerde takla üstüne takla atan zavallı siyasetçi tiplerinin yaygınlaştığı şu dönemde partinin kamuoyu araştırma sonuçları ve beklentiler üzerinden karar kıldığı adaylara hunharca saldırmaları etik midir? 

Oyuncağı elinden alınmış çocuk misali avazı çıktığı kadar hani menfaatim, hani kibrim diye ortalığı velveleye veren ağlamaklı guguk kuşlarının bulundukları mecrayı dağıtmaları karşında şaşkınlık yaşayan suskun halkın, hiç bir şeyi farketmediğini mi düşünüyorsunuz ? Yıllarca oturduğu koltuktan ahkam kesenlerin, hizmet yönünden iki asfaltı karalamayı ilan panolarından duyurmayı vizyon sayanların, şehrimizde ÖSYM sınav yapacak büyüdük, çoştuk diye ahkam kesenlerin bu saatten sonra memlekete vereceği hiç bir şey yoktur. Seçmen  profillerini kaşımanın, husumet bloklaşmasının topluma vereceği zarar hesap edilmeden, birbirine gol atmaya çalışan belli odakların Adaylar üzerinden nefret tohumları etrafa saçmaları hangi siyasi ahlakla bağdaşır? 

Burda bir paragrafta adayların etrafındaki siyasi gazlama ekiplerine ayırmakta fayda var. Adayları olmayan Vasıf’larla gazlaya gazlaya bir şeyler yapmaya iten cahil menfaat maymunlarının memleketin   bedeninde emdiği kan artık gına getirmiş durumda. Kendi adayı kazanırsa kendini de kazanmış sayan genel anlamda Türkiye’nin bir çok devlet kurumuna yerleşen padişahların soytarılarına şapka çıkaracak nitelikte şaklabanlık yapan bu son dönem müsveddelerinin utanmazlığı taktire şayan! Yüzüne tükürsen kahkaha atacak durumda olan, takla at dendiğinde düzinelerce takla atan bu güvercin içgüdülü utanmazların memlekete yerleştirdiği ahlaksızlığı bu son dönemde artan yağışlar umarım temizliyordur. Bahar da umarım seçmen kendi başkanını seçtiğinde ortalıklıkta gezen kanalizasyon artıklarını da silip süpürür. Mart’ta güneş doğduğunda Memleket pırıl pırıl parlar umuduyla bekliyoruz! 

BESNİ  irinlere bulanmayacak kadar karakterli, tercihlerini aklı ile yapacak kadar ferasetli sırtından nemalanmaya çalışan şişman sülüklere gereken dersi verecek kadar onurlu bir memlekettir. Karakter göçü yaşayanların, sıkıntıyı gördüğünde kaçan onursuzların, rant ve yalakalık söz konusu olduğunda paçalarından basitlik akanların verdiği gazlamalarla “dunnin kruger sendromuna”  bulanıp kedi olduğu halde kendisini ilçenin ilahi kudretli seçilmişi zannedenlerin bu memlekette bu saatten sonra yeri asla olmayacaktır. BESNİ düşünen bir memleket olmak zorunda olduğu bilincini asla kaybetmeyecek yeterliliktedir. Hak edene hakkını vermekte olumlu veya olumsuz asla geri kalmayacak yapıdadır. 

Bu minvalde Adıyaman ve ilçeleri ilçelere bağlı kasabalara derhal tarafsız müfettişler yoluyla inceleme başlatılmalıdır. Belediye başkanlarının malvarlığı incelenmelidir. Halkın bir kuruşunu dahi iç edenlerin hukuk önünde kanunlarla yüzüne tükürülmeli bu amaçla belediyelere sülük gibi yerleşen kan emici karaktersizler toplum önüne varsa çıkarılmalı şaibeler altında kalan hangi karanlık nokta varsa fener tutulmalıdır. Leyleklerin soğuktan kaçıp göç etmeleri hayatın doğasında vardır. Beceriksizlerin vizyonsuzların karakter göçü ile toplumu kandırmaları hayatın doğasında yoktur varsa da ahlaksızlıktır. Son olarak burdan besni kamuoyuna çağrım haklarımızı sonuna kadar koruyalım! Sülükleri Besni’nin vücudundan söküp atalım. Yenilenmek istiyorsak buna önce “YENİ KAFA” ile başlamak şart! 

DİPNOT:

Abdülhak Hâmidin evindeki sohbette, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılır. Yaşı geçmiş bir hanım, Abdülhak Hamide döner ve:
-Efendim, gönül kocamaz! der.
Hamid cevap verir:
-Kocamaz ama, kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez.

BESNİ ARTIK YENİLİK İSTİYOR KABINA SIĞMIYOR.  ESKİMİŞ KAFADA OTURAMAZ!