O gün ilkokula başlayan çocuklar, bugünün Gençleri oldular. “Vicdani ret” bayrağı ellerinde duruyor.

Bu sürecin 1000 yıl devam edeceğini dillendirenler, şimdi neredeler?
Ya da bir gün kendi kapıları çalınacak olursa, nereden nasıl rapor alıp, hangi hastaneye kaldırılacaklarının hesabını yapıyor olabilirler mi sizce!

Hani şu postmodern darbenin mimarları. 
Eski dostlarının başına gelenlere bakıp, kendi başlarına geleceklerin korkusu ile sessiz, sedâsız eski günlerin hayâli ile kahroluyordur herhalde.
Şu an ki iktidarla her gelen gün, geçen günleri daha da aratacak korkusu kemiriyordur içlerini.

Harbiye Marşı, Onuncu Yıl Marşı.
Kararlı, cesur, kendinden emin.
Astığı astık, kestiği kestik tavırlar. 
“Orduya sadakat şerefimizdir.”diye haykıran şerefsizler.!
Cumhurbaşkanı kim oluyordu, Başbakan, İçişleri Bakanı, Üniversiteler, Valiler, Belediye Başkanları, yargı kim oluyordu. 
Fişlemedikleri kim kalmıştı!

Faşizm kol geziyordu!
MGK toplantıları sonrasında, MGK’dan geldiğini ya da TSK’dan geldiğini söyleyen bir albayın uyarıları, yargının kararının istikametini belirliyordu..
Başörtüsü, İmam Hatip, katsayı tartışması hâlâ o günlerin mirası ve hepsinin başında da bir KeMAL var.Yök vesaire.
“Bin yıl” sürecek sandıkları iktidarları, bir kelebeğin ömrü kadar sürdü. Tarih kendi mecrasında akmaya devam ediyor. 
Ve bir ırmak yatağını arıyorken bugün şarıl şarıl akıyor. 
Sonuçta bir millet uyandı.

1000 yıl sürecek denilen 28 Şubat’ın finali çabuk oldu.. 
28 Şubat “darbe ve darbecilere lânet” gününe döndü. 
Millet, namlusunu kendilerine döndüren tanka selama durmamayı öğrendi. 
28 Şubatları artık tutuklanan darbeci paşacıklarla hatırlayacağız.
28 Şubat 1997 Darbesi doğrudan Türk Milleti’nin inançları üzerinde baskı yaparak gerçekleştirilmiştir. 

Bütün mesele, imam-hatiplilerin yüksek öğretime geçişine engel olabilmektir. 
Hey 28 şubat kalıntıları! Tarihin hiçbir döneminde, zulüm payidar olmamıştır, ve bundan sonrada olamayacaktır.

Ayser ÖZBAKIR