KÖY var ki çoğunlukla yaz aylarında olmak üzere hali vakti yerinde olanların belli bir zümrenin gidebileceği mevsimine bağlı tatil yapmak isteyenlerin konaklayabilecekleri, oldukça geniş bir alan üzerine kurulmuş tatil köylerinde, doğayla baş başa, her türlü aktivitelerin olduğu, oteller, villalar, alışveriş imkanı olan ve tesis dışına çıkılmasına gerek kalmayan çocuklu aileler için düşünülmüş yerlerdir…

KÖY var ki kendime ait hissettiğim, şehir hayatının gelişip katletmediği, psikiyatri ve psikologlar gibi kavramların hiç kullanılmadığı, şehirleşen hayatımızda rutin işlerden uzak doğayla baş başa kalacağımız yerler sadece köylerimizdir, sekiz köşeli (şapka) kasketlerimiz, şalvarlarımız, renkli fistanlarımız hepsi bizim buralara özgü yaşam şartlarını şekillendiren bize özgü giyim tarzıydı, genellikle 2 şer kattan oluşan toprak evler, alt ahır, üst katı ise küçükte olsa balkon benzeri oturulabilir avlulu toprak evlerdi, şimdilerdeki gibi gece hayatı bu kadar uzun değil di, elektrik yoktu ama gaz lambaları vardı, akşam yemekler erken yenir köylüler bir evde oturur, teneke sobalarda kaynayan sıcacık çay eşliğinde başlarlardı meseleleri bir bir anlatmaya gülüşen gülüşene derken evlerine giden misafirler gider gitmez uyulur ve sabahın ilk ışıklarıyla yeni bir güne başlanırdı, kimi tarlayı sulamaya, kimi çapalamaya gidedursun sabah uyanan kadınlarımız sabahın ilk ışıkları ile birlikte yayık ayranın o eşsiz sesi ve sacda pişirilen mis kokulu ekmekler bir güzel afiyetle yenirdi…

Çocukluğumda her ne kadar şehir hayatında büyümüş olsam da on beş tatillerde yahut hafta sonlarını geçirdiğim köyümde o zamanlar sahip olduğumuz imkanların kısıtlılığı yüzünden oynadığımız oyunlar da köyümüz gibi mütevaziydi ve eldeki imkanlarla sınırlıydı, futbol hayatımızın bu kadar parçası değildi daha medya bu kadar içimiz dışımız olmamıştı, atari yoktu, bilgisayar yoktu, tabletler yoktu, bilardo yoktu, daha doğal oyunlar oynanır bazen mazıdan gülle namı diğer misket, tahta değneklerle oynanan çelik çomak, 3 taş , 5 taş yahut 9 taş ve de yüksekçe ağaçlara bağlanan bazen tek bazen karşılıklı binilen salıncaklar dı oyunlarımız…

Fakat şimdi her şey ne kadarda değişti ve bozuldu hatta yok oldu…

Köy manzaralı bir yağlı boya tabloda olması gereken her şeyin bulunduğu şirin mi şirin yerlerdi, rast gele gidilse bile yani özellikle tatil maksadı ile özenle seçilmiş tatil köyleri değildi…

Şehir dünyası ile köy dünyası bir birinden apayrı iki dünya size de tavsiye ederim ara sıra köy havası alın henüz samimiyetini kaybetmemiş çok insan var buralarda doğa da kuşlarıyla, sularıyla, meyve ve sebzeleriyle tertemiz havasıyla ben buradayım diyor. Sizi bilmem ama BEN KÖYÜMÜ ÖZLEDİM sevgilerimle…