Ben iki çiçeği çok severim. Biri Şakayık diğeri Akyıldız. Geçen gün annem dikkatimi çekti, “ ikisinin de çiçekleri beyaz “ dedi. Evet, ikisinin de çiçekleri beyaz. Biri gelinlik diğeri kefenlik gibi. Gelinliği giydik. Eh, eninde sonunda kefenliği de giyeceğiz. Kaçınılmaz son. Ha, Tanrı kefenle mi nasip eder orası bilinmez. Fakat benim dileğim; yatağımda bilincim açık yumuşak bir geçiş yapmaktır o bilinmeze.

Şakayık çiçeğinin adına, ben ilk Feng Shu ile ilgilenirken rastladım. Feng Shu açısından, önemli beş çiçekten biri Şakayık. Sağlık ve serveti; aşkı ve çiçekli olduğu zaman bolluğu temsil ediyor. Annemin ve kardeşimin bahçesinde, misler gibi kokmak için hazırlıkta Şakayıklar şu günlerde. Tüm sevdiklerime önerdiğim bir çiçek.

Diğeri ise; nasıl kavuştuğumuzu başka bir yazımda uzun uzadıya anlattığım(emin değilim) ya da anlatacağım Akyıldız. O da çok tatlı. Kokusu yok ama görüntüsü o kadar hoş ki; bu yüzden kokusunun yokluğu o kadar da ilgilendirmez beni. Hem sonra artık kokulu çiçeklerin bile kokusunun olmadığı günümüzde, orijinal kokusuz bir çiçek bana o kadar da itici gelmiyor Ne de olsa doğası o, Akyıldız’ın.

Yıldız yıldız serpiliyor her tarafına bembeyaz çiçekleri. Tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi. Bu arada ben, “ gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar / yeryüzünde sizin kadar yalnızım “ dizelerine sahip, o parçayı da çok severek dinlerim. Yalnızlığıma yalnız olmadığını anımsatmak için. İyi gelir bana.