Eskiden özel günler benim için çok önemliydi. O kadar önemliydi ki, yaptığım çılgınlıkları anlatamam size. Sonra, öbür uca geçtim. Yani bugün “ hiç “ demeyeyim, ama geçmişle kıyaslanmayacak kadar öbür uca gittim diyeyim. Hadi canım, itiraf edeyim; “ hiç “ diyebilirim aslında. Sadece dışlanacağım, sevilmeyeceğim korkusuyla; sizin de şu an tanık olduğunuz gibi, bunu kendime bile itirafta zorlanıyorum.

Hatta bazen sorguluyorum; “ Ben hangisiyim? “ Sorgulamakla kalmıyorum, yargılamaya geçiyorum. Yargıladığım için, bir de bakıyorum savunmadayım. Öyle mazeretler buluyorum ki, önce kendime ve sonra başkalarına; bütün enerjim tükeniyor. Ne yorucu iş değil mi kendinle uğraşmak?

Hâlbuki yeni bir ben lazım bana. İlişkilere artı değer katacak yeni yol ve yöntemler bulabilirim. “Eskiyi bozup yeni bir şey yapmak “ çok zordur, bilirim. Yeni kavramlar oluşturmak ve yavaş yavaş bunların içini doldurmak da kolay değil, emek ister. Fakat bana göre daha ilginçtir.

Öyleyse; içimden geldiği zaman, gönlümden ne kopuyorsa, herhangi bir sınırlandırmayı kafama takmadan, özgür takılabilirim. Hele ki, kimseye zararım dokunmuyorsa. Bir köpeğin başını okşamak, yoldaki susamış bir çocuğa su vermek, soru soran birine bendeki bilgileri paylaşmak, çok sıkı bir kucak vermek ihtiyacı ve isteği duymak gibi gibi...O kadar çok şey var ki, değeri parayla ölçülmeyecek.

 İşte, benim öncelikli olarak belirlediğim tek kıstas para olduğu için; maalesef diğerlerini fark etmem uzun yıllarımı aldı. Bugün de, tamamen bunları uyguluyorum sanılsın istemem. Çok ufak adımlarla bir şeyleri yaşamıma oturtmaya çalışıyorum. İşte bunlardan biri de, şu an gerçekleşiyor zaten. Nedir o? Dürüstçe kendimi paylaşıyorum, yargılanabileceğim riskine rağmen. Kısa günün karı. Teşekkürler!