……………… Bu yazıyı darbe girişiminden 13 gün sonra yazmıştım………..

Bu günlerde gündem hep aynı. Tüm medya kuruluşlarının sabah akşam programlarında ve iki kişi birarya geldiklerinde konuşulan nasıl bir örgütle karşı karşıya kalmışız, bu günlere nasıl geldik sohbetleri.

Evet, ülke 15 Temmuzda büyük bir kırılma yaşadı. Herkes Fetullahçı yapılanmadan şikayetçi. En çok ta kol kola yürüyerek ülkeyi getirdikleri noktada ayrışanların şikayetleri bana itici geliyor. Hele Kuzu Burhan’ın TV lerde yakınması bizimle dalga geçiyorlar intibası uyandırıyor.

Aslında günümüzde yaşananlar ve söylenenler malumun ilanından başka bir şey değil.

Nurettin Veren’in ‘ ABD nin Truva Atı KUŞATMA’ kitabını okumadan fetullahçılığı ( basım tarihi 2007), Zübeyir Kındıra’nın ‘ Cemaatin Copları ‘ kitabını okumadan emniyetteki yapılanmayı (basım tarihi 2010 bu kitapta Besni’de görev yapan iki emniyet müdürünün ismide geçiyor), Latif Erdoğan’ın ‘ Küçük Dünyam’ kitabını okumadan da Fetullah Gülen’i tanıyamazsınız.

80’li yıllarda Üniversitelerde genç kızlara başlarını örtme karşılığı aylık dolar veriliyordu. Ben o dönemin öğrencisiyim ve üniversitelerde baş örtüsü sorunu yok idi. Hatta Nokta ve yanılmıyorsam YeniYüzyıl dergilerinde haber bile olmuştu. 28 Şubat döneminde ise kızlara başınızı açın talimatı verildi. O tarihlerdeki SIZINTI dergisini okursanız bunu görebilirsiniz.

Özenle örgütlendikleri bir yerde Milli Eğitim Bakanlığı idi. Hiç unutmam bir ara akrabam, öğretmen Mustafa Öcal ile özel okul kurma teşebbüsünde bulunmuştuk. Girişimlerimiz sürecinde bize hizmet içinmi, yoksa para kazanmak içinmi okul açmak istiyorsunuz sorusu sorulduğunda bu bizi aşar diyerek vazgeçmiştik.

Genelkurmaya sızma girişimlerini de duyuyorduk ve en çok direnen, tasfiye eden kurum askeriye idi. Bu iktidarla birlikte önleri açıldı ve 2007 den sonra orada da örgütlenmeleri hızlandı.

Bu günlerde en çok sözü edilen ve yakınılan kurum yargı kurumu. Bu kuruma en büyük operasyon 2010 referandumu ile yapıldı. 12 Eylülün rövanşını alacaklarını zanneden solcumsu salaklar yetmez ama evet deyince iktidarın ve cemaatin asıl amacı olan yargı düzenlemesi geçmiş oldu.

O dönem mensubu olduğum gazetedeki köşemden bu oylamanın yargı bağımsızlığını zedeleyeceğini defalarca yazdım. 2 Ağustos 2010 tarihinde köşemde ‘ Neye Evet- Hayır Dediğimizi Biliyormuyuz’ başlığıyla şöyle yazmışım; ‘ Gördüğüm kadarıyla AKP hükümeti elmalarla armutları bir sepete doldurmuş alın size şeftali afiyetle yiyin diyor. Oysa bu referandumda en önemlei maddeler yargı ile ilgili olanlar…….yaşananlar bir hukuk problemi olmasının ötesinde AKP-AKP li olmayanlar kavgasının son raundudur….’

Hukukçu olmamama rağmen didik didik ederek ayrıntılarıyla örnekler vermişim. Benim çabalarım muhalif ve haşarı bir kalemin suya yazılan yazıları olarak kaldı.

Bu gün gelinen noktayı görünce üzülüyorum.

Sonuç olarak bakarsak: bu bir darbe girişimi mi? Evet. Fetullahçılar mı yaptı? Evet. Arkasında ABD mi var? Evet. İktidar kalkışmadan haberdarmı idi? Evet. İşte bundan sonrası karışık. Şimdi herkes bir yorum yapıyor. Ama iki kişinin bildiği şey sır değildir derler. İddialı yorum yapmak için henüz vakit erken. Zaman herşeyin ilacı ve neler döndüğünü yaşayarak öğreneceğiz.

Allah ülkemizi ve milletimizi korusun. BAŞKA TÜRKİYE YOK

ASIM ÖCAL

28-7-2016