Daha düne kadar bir önemi yoktu; dışarı çıkmanın, açık havada yürümenin, insanlarla iletişim kurmanın, sevdiklerimize sarılabilmenin… Hep mi hep sonradan gelir aklımız başımıza? Evet evet, hep sonradan gelir aklımız başımıza, hep sonradan sonradan…
Dilerim farkına varmışısızdır, aslında basit görünüp; fakat bizim için büyük bir zenginlik sayılan doğal yaşam biçimimizin. Bunun yanısıra adına zenginlik dediğimiz maddi varlığın da yeri gelince pek de bir kıymetinin olmadığının. Neyse ki ilahi adaletin torpili yok, senin, benim, onun herkesin hakkını veriyor. Salgın denilen biyolojik muamma, aklımızın ucundan bile geçiremediğimizi yaptı. Bütün dünyanın ortak sorunu oldu ve herkesin elini kolunu bağladı. Denizde yatınız, sahilde katınız, orda burda bağınız bahçeniz, yatırımınız, pırlantanız, ultralüks arabalarınız,bilmem ne marka bir hayatınız var diye size kolaylık yapmamış. Yok abi çıkamazsın, emir büyük yerden; valla rüşvetle, hatırla olacak iş değil; durum bildiğiniz gibi değil. Yapabileceğim bir şey olsa dükkan senin, dedirtiyor insanlara.
Misal bugün bayram, ne yapıyoruz? Parklarda , bahçelerde geziyor muyuz, tatillere gidiyor muyuz bilmem kaç gün sürecek bayram tatili için; büyüklerimizin ellerinden küçüklerimizin gözlerinden öpebiliyor muyuz, asla? Her zaman bize bedava olan havaya çıkınca bile para cezası ödeyecek durumdayız. Oturduk oturduğumuz yerde, paşa paşa bekliyoruz. Salsınlar diye bizi, cennete. Tabi ki cennet, meğer cennetteymişiz de haberimiz yokmuş. Kıymet bilmezsek olacağı bu kardeşim.
Ee son durum ne peki? Bayram yemekleri yok, gezmeleri yok, sevdiklerimiz yok, en önemlisi bayram harçlıkları, tatilleri yok. Babamın mezarını bile ziyaret edemedim. Ne yapalım bardağın dolu tarafı varsa çevirip bir de ordan bakalım. Ekonomi , eğitim, iç ve dış ticaret, üretim ve tüketim, işsizlik, işi olanların bile artık çalışamaması,iyice bireyselliğe ve ikincil ilişkilere doğru sürüklenmek, değerler, kültürel faktörler, gelenekler… falan filan… Ne diyordum ben, pardon; bardağın dolu tarafı mıydı? Ben bulamadım, ama yine de soralım bakalım … Hala hayattayız, başımızı sokacağımız bir çatı var, bol bol makarna aldık, luppo almayı unuttuk , domates de kalmadı hiçbir yer de; olsun , ölmedik ya hayattayız canım.
Yılın çıkarımı; ey insanlık denen yıkıcı, yakıcı,vurucu,tüketici, mahvedici güç kendine gel artık. Dünyanın canına okudun. Aklını başına topla.
Efendim sürç-i lisan ettiysek affola, malum derdimiz çok. Ne demişler bir dokun, bin ah işit. Ya da şu mu iyi olurdu; açtırma kutuyu, söyletme kötüyü. Her neyse; buruk da olsa yaşadığımız Ramazan Bayramımızın tüm insanlığa daha sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler getirmesini dilerim. İyi bayramlar efendim. Uzaktan da olsa büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim.
NAZAN TAŞTAN YAPICI